Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/13934 E. 2014/1208 K. 13.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13934
KARAR NO : 2014/1208
KARAR TARİHİ : 13.02.2014

MAHKEMESİ : SİLVAN SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/01/2013
NUMARASI : 2012/168-2013/49

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro Müdürlüğü’nce 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 41. maddesi uyarınca re’sen yapılan düzeltme işlemi sırasında B.. Köyü çalışma alanında bulunan ve tapuda S.. S.. adına kayıtlı olan 84 parsel sayılı 93.000,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 126.809,96 metrekare yüzölçümlü olarak belirlenerek tapu kaydında düzeltme yapılmasına karar verilmiştir. Davacı Hazine, düzeltme işlemi sırasında taşınmazın yüzölçümünde meydana gelen artış miktarının Hazine adına tescil edilmesi veya düzeltme işleminin iptali istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, Kadastro Müdürlüğünün düzeltme kararının davacı Hazineye 11.02.2011 tarihinde tebliğ edildiği, davanın ise 08.05.2012 tarihinde açıldığından bahisle 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 41. maddesinde öngörülen 30 günlük sürenin geçmesi nedeniyle davanın easastan reddine karar verilmiştir. 3402 sayılı Kanun’un 41. maddesinde düzeltme işlemine karşı tebliğden itibaren 30 günlük sürede Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açılabileceği, dava açılmadığında yapılan düzeltme işleminin kesinleşeceği belirtilmiş ise de, kesinleşen işleme karşı ya da düzeltme talebinin reddine karşı dava açılmasını engelleyen bir düzenleme bulunmamaktadır. Hal böyle olunca idari işlem basamakları tüketildikten sonra genel mahkemelerde de dava açma olanağı bulunduğunun kabulü gerekir. Ne var ki, 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca dava konusunun malvarlığı hakkına ilişkin olması nedeniyle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kuşkusuzdur. Açıklanan nedenlerle mahkemenin davanın 30 günlük süreden sonra açılması nedeniyle reddi kararı isabetsizdir. Diğer taraftan; Kadastro Müdürlüğünce 30.03.2012 tarihinde 84 parsel sayılı taşınmaz hakkında düzeltme kararı verilmiş, düzeltme kararının tebliğine ilkişkin yazı 06.04.2012 tarihinde düzenlenmiştir. Kadastro müdürlüğünce davacı Hazineye gönderildiği belirtilen tebliğ evrakında, tebliğ tarihinin 11.02.2011 olduğu anlaşılmaktadır. Davacı Hazinenin temyiz dilekçesinin ekindeki düzeltme kararı yazısının üzerinde tebliğ tarihi olarak 06.04.2012 yazılmıştır. Düzeltme karar tarihinin 30.03.2012 olması karşısında, düzeltme kararının 11.02.2011 tarihinde tebliğ edilmesi olanaksız olup mahkemece öncelikle bu hususun araştırılarak düzeltme kararının tebliğ tarihinin tereddüte yer bırakmayacak şekilde tespit edilmesi, bundan sonra davanın süresinde açılmış olması halinde işin esasına girilerek bir karar verilmesi, davanın 30 günlük sürenin geçmesinden sonra açılmış olması halinde ise, görevsizlik kararı verilerek karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine hükmedilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 13.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.