YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13899
KARAR NO : 2014/1012
KARAR TARİHİ : 10.02.2014
MAHKEMESİ : TÜRKELİ KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2012
NUMARASI : 2012/65-2012/37
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında S.. Köyü çalışma alanında bulunan 123 ada 85 parsel sayılı 644,73 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı H.. Ş.. adına tespit edilmiştir. Davacı Ş.. Ş.., çekişmeli taşınmazın müşterek muristen intikal ettiği ve mirasçılar arasında terekenin taksim edilmediği iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli taşınmazın yargılama sırasında ölen davalı H.. Ş..’ün mirasçıları adına miras payları gösterilerek tesciline karar verilmiş; hüküm, yargılama devam ederken ölen davacı Ş.. Ş.. mirasçısı B.. Ş.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, tarafların kök murisi İ.. E..’nin mirasçılarından Mehmet, Mustafa ve Esat arasında paylaşım yapıldığı ve taşınmazın Mehmet’e kaldığı, Mehmet’in de dava konusu yeri davalı Halil’e verdiği kabul edilmek suretiyle esasa ilişkin yazılı şekilde karar verilmiştir. Dosya kapsamından, davacı Ş.. Ş..’ün yargılama sırasında öldüğü anlaşıldığı halde tüm mirasçıları davadan usulünce haberdar edilerek taraf koşulu sağlanmamış, davacı Şükrü ile aynı vekiline vekalet veren mirasçılardan sadece Bahattin Şentürk tarafından dava yürütülmüştür. Taraf teşkili dava koşullarından olup, bu koşul sağlanmadan davanın esasına girilerek sonuçlandırılması usulen mümkün bulunmamaktadır. Hal böyle olunca mahkemece, davacı Ş.. Ş..’ün mirasçılarının kimler olduğu belirlenmeli, davadan ve duruşma gününden usulüne uygun şekilde haberdar edilmek suretiyle, taraf koşulu sağlandıktan sonra, tüm tarafların iddia ve savunmaları ile ilgili deliller toplanıp, birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Öte yandan, yapılan keşiflerde dinlenilen yerel bilirkişi ve tanıkların bir kısmı paylaşımı bilmediklerini, bir kısmı ise İbrahim Efendi çocuklarından Esat, Mustafa ve Mehmet arasında taşınmazın paylaşıldığını, ancak taşınmaz üzerindeki ambarın miras bırakan İbrahim’in tüm mirasçılarına ait olduğunu beyan etmeleri karşısında Mahkemenin kabulü de dosya kapsamına uygun değildir. Dosya kapsamından tarafların müşterek murisi İbrahim Efendi’nin beyan edilen Esat, Mustafa ve Mehmet’ten başkaca mirasçılarının olduğu anlaşılmaktadır. Davacı taraf paylaşım olmadığını iddia etmiş, davalı taraf ise paylaşım neticesinde taşınmazın babası Halil’e düştüğünü, onunda 1960’lı yıllarda kendisine verdiğini savunmuştur. Paylaşım olgusunu kanıtlama yükümlüğü paylaşmaya dayanan tarafa aittir. Taksimin varlığına dayanan tarafın, taksime tüm mirasçıların ya da yasal temsilcilerinin katıldığını, taksim hususunda rızai bir anlaşma olduğunu ve taksimin bozulmadığını, taksim sırasında hangi mirasçıya hangi taşınmazların isabet ettiği kanıtlanması gerekir. Hal böyle olunca Mahkemece, davalı tarafa süre verilerek paylaşım konusundaki delillerinin sorulmaması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de, tespit maliki Halil’in, ambar yerinin 2/3 payının kendisine, 1/3 payının davacıya ait olduğuna dair beyanının mahkemece değerlendirilmemiş olması da isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 10.02.2014 gününde oybirilğiyle karar verildi.