YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13898
KARAR NO : 2014/11842
KARAR TARİHİ : 27.10.2014
MAHKEMESİ : KARABURUN KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/04/2013
NUMARASI : 1995/64-2013/1
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “ çalışma alanında bulunun temyize konu 152 ve 241 parsel sayılı taşınmazların tamamı dava edildiğinden tutanaklarının kesinleşmediği ve Kadastro Mahkemesinin görevi dahilinde bulunduğu, temyize konu olmayan 146 ve147 sayılı parseller ile temyize konu 1173 parsel sayılı taşınmazların dava konusu olduğu halde sadece 146 sayılı parsel yönünden hüküm kurulmasının isabetsizliğine değinilerek davacı N.. S.. tarafından dayanılan 24.04.1933 tarih ve 50 sıra numaralı tapu kaydının kapsamının usulünce belirlenmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda 152 ve 241 parsellere yönelik davanın kısmen kabulüne, bilirkişi S.. P.. tarafından düzenlenen 24.03.2011 tarihli raporda 241 sayılı parselden kadastro komisyonunca miktar fazlası olarak kesilen ve (A) harfi ile gösterilen 1550 m2 miktarlı, tarla vasfındaki taşınmazın Hazine adına köyün son parsel numarası verilerek tapuya kayıt ve tesciline, parsel üzerinde bulunan 2 adet zeytin ağacının Anbarseki Cami Vakfına ait olduğuna ilişkin şerhin aynen muhafazasına ve bu hususun Kadastro Kanunu’nun 19/2 maddesi gereğince kütüğün beyanlar hanesinde belirtilmesine, davacı Hazinenin 152 ve 241 parsellere yönelik davasının reddi ile 152 parselin 1980 m2 yüzölçümlü olarak zeytinlik vasfı ile ve 241 parselin 3250 m2 yüzölçümlü olarak zeytin ağaçlı tarla vasfı ile Y.. S.., B.. S.. ve E.. S.. adına tapuya kayıt ve tesciline, dava konusu bu parseller üzerinde bulunan 3 adet zeytin ağacının M.. oğlu M.. K.. Y..’a ait olduğuna ilişkin şerhin aynen muhafazasına davacı N.. S..’in davasına ilişkin 1173 parsel sayılı 7140 m2 yüzölçümlü taşınmazın zeytin ağaçlı tarla vasfı ile devletin hüküm ve tasarrufu altındaki metruk yerlerden olduğu anlaşılmakla miktar fazlası olarak Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, üzerindeki zeytin ağaçlarının M. K.. ile A.. K.. adına Kadastro Kanunu’nun 19/2 maddesi gereğince kütüğün beyanlar hanesinde belirtilmesine karar verilmiş; hüküm, birleşen dosya davacısı Hazine vekili ve davalı M.. K.. mirasçıları A.. K.. ve M.. K.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda hükmün gerekçe bölümünde çekişmeli 152 ve 241 parsel sayılı taşınmazların 377, 378 ve 379 tahrir numaralı vergi kayıtları kapsamında kaldığı ve uzman teknik bilirkişi raporunda 241/A olarak gösterilen 1550 metrekarelik bölümün miktar fazlası olduğundan bu bölümün ifrazı ile Hazine adına, 241 sayılı parselin kalan 1700 metrekarelik bölümünün ise Y.., B.. ve E.. S.. adına tesciline karar vermek gerektiğinden bahsedilmiş, ancak hüküm bölümünde 241 sayılı parselin bütün halinde 3250 metrekare yüzölçümlü olarak şahıslar adına tesciline karar verilmiş, yine temyize konu 1173 parsel sayılı taşınmazın, hükmün gerekçe kısmında 15.04.1947 tarih ve 32 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığı ve halen A.. ve M.. K..’ın zilyetliğinde olduğu kabul edildiği halde hüküm bölümünde bahsi geçen tapu kaydının miktar fazlası olduğu gerekçesi ile Hazine adına tesciline karar verilmek suretiyle kararın gerekçe bölümü ile hüküm kısmı arasında çelişki yaratılmıştır. Bu durum 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi bozma nedenidir. Kararların farklı ve çelişkili olması mahkemelere olan güven ilkesini zedeler. Öte yandan temyize konu 152 parsel sayılı taşınmazın her ne kadar Yasemin, Bülent ve E.. S.. adına tesciline karar verilmiş ise de, tespite esas vergi kayıtlarının kapsamları usulünce belirlenmemiş, uzman teknik bilirkişi raporunda 146 parsel sayılı taşınmaza revizyon gören 24.04.1933 tarih ve 50 sıra numaralı tapu kaydının 152 ve 241 parsel sayılı taşınmazı kapsamına aldığı bildirilmiş ise de tapu kayıt uygulaması yeterli değildir. Doğru sonuca varılabilmesi için, az yukarıda bahsi geçen vergi kayıtlarının ve 24.04.1933 tarih ve 50 sıra numaralı tapu kaydının dayanakları tapu kayıtlarının tesisinden itibaren bütün tedavülleri (bilgisayar veya daktilo ile yazılı şekilde okunaklı) ve varsa haritaları ile tüm oluşum belgeleri getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları ve teknik bilirkişi aracılığıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında tapu kayıtları okunup kayıtlarda yazılı hudutlar yerel bilirkişilerce zeminde göstertilmeli ve teknik bilirkişiye harita üzerinde işaretlettirilmelidir. Kayıtlarda yazılı olup, yerel bilirkişilerce zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanıkla kanıtlama imkanı sağlanmalı ve bu suretle davacı ve Hazine dayanağı tapu kayıtlarının haritalarının bulunması halinde tapu kaydı ve haritasının kapsamı, kadastro paftasıyla haritanın ölçekleri eşitlenip çakıştırılmak suretiyle 3402 sayılı kadastro Yasası’nın 20/A maddesi gereğince haritasına göre duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, tapu kaydının haritalarının bulunmaması halinde, taşınmazın evveliyatı, fiilen kimin kullanımında olduğu, davalı tarafça bu taşınmaz üzerinde zilyetlik sürdürülüp sürdürülmediği, hususlarında yerel bilirkişi ve tanıklardan maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınarak kayıt kapsamları ve taşınmazlar arasındaki ortak sınırlar belirlenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine 27.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.