YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13654
KARAR NO : 2014/803
KARAR TARİHİ : 06.02.2014
MAHKEMESİ : KARGI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/06/2013
NUMARASI : 2012/344-2013/1512
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında G.. Köyü çalışma alanında bulunan 132 ada 60 ve 108 ve 146 ada 4 parsel sayılı sırasıyla 3544.48, 2080.92 ve 2219.04 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı İ.. B.. adına, 132 ada 107 parsel sayılı 862.53 m2 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ölü B..B.. adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı R.. B.., çekişmeli taşınmazların müşterek muristen intikal ettiği ve mirasçılar arasında terekenin taksim edilmediği iddiasına dayanarak çekişmeli taşınmazların tapusunun iptali ve kök muris Y.. B..mirasçıları adına payları oranında tescil istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı R.. B.. tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davacı R.. B..’un çekişmeli 132 ada 107 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazları bakımından yapılan incelmede; davacı R.. B.., Y.. B.. terekesi adına dava açmıştır. Tereke adına üçüncü şahıslara karşı açılacak davalarda bütün mirasçıların birlikte dava açması veya tamamının davaya muvafakat etmesi yahut terekeye temsilci atanması suretiyle davaya devam edilmesi zorunludur. Çekişmeli taşınmaz tapuda terekeye karşı üçüncü şahıs konumundaki B.. B.. adına kayıtlıdır. B.. B..’un kök muris Y..B..’un mirasçısı konumunda olmadığı ve Y..B..’un davacı dışında başka mirasçıları da bulunduğu dosyaya getirtilen veraset ilamı ile nüfus kayıtlarından anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; davacı R.. B..’a diğer mirasçıların davaya muvafakatlerinin alınması veya Y..B..’un terekesine temsilci atanması için süre verilmeli, verilen süresi içerisinde muvafakat alınmaması veya terekeye temsilci atanamadığı takdirde davanın sırf bu nedenle reddine karar verilmeli, aksi halde davaya devamla çekişmeli diğer parsellerle ilgili yapılacak araştırmalar bu parsel içinde yapılarak sonucuna göre karar verilmelidir. Açıklanan nedenlerle davacı R.. B..’un temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
2- Davacı R.. B..’un çekişmeli 132 ada 60 ve 108 parsel ile 146 ada 4 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyizine gelince; dava; kadastrodan önceki haklara dayalı tapu iptal ve tescil davasıdır. Davacı R.. B..; çekişmeli taşınmazların müşterek muris Y.. B..’tan kaldığı ve mirasçılar arasında terekenin taksim edilmediği iddiası ile dava açmış ve çekişmeli taşınmazların tüm mirasçılar adına miras payları oranında tescilini istemiştir. Tapu maliki davalı İ.. B.., çekişmeli taşınmazları kök muris Y.. B..’tan satın aldığını ve satışa dair senetlerinin olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalı İ.. B..’un savunmasına itibar edilerek ve satın alma olgusuna dayanılarak davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Yapılan keşifte davalı İ.. B..’un dayandığı satış senetleri yöntemince uygulanmamış, zilyetliğin alıcı konumundaki davalıya devredilip devredilmediği, murisin ölümünden sonra taşınmazda zilyet olanların zilyetliği tereke adına yürütüp yürütmediği üzerinde durulmamıştır. Aynı parsellere yönelik dosya içerisinde yer alan ve açılmamış sayılmasına karar verilen dava dosyasında yapılan keşifde hüküm için yeterli değildir. Bu tür eksik ve yetersiz soruşturmaya dayanılarak karar verilemez. O halde; öncelikle, davacı R.. B.. tüm mirasçılar adına payları oranında tapu iptal ve tescil istemiyle diğer bir mirasçı İ.. B.. aleyhine dava açtığına göre bu talebin davacının kendi payına yönelik olduğu değerlendirilerek davanın davacının payı yönünden görülüp sonuçlandırılması gerekir. Davacının talebi bu şekilde belirlendikten sonra doğru sonuca varılabilmesi için mahallinde yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen mahalli bilirkişiler, taraf tanıkları ve fen bilirkişi huzuru ile keşif icra edilmelidir. Keşif sırasında davalının dayandığı satış senetleri mahalli bilirkişi ve tanıklar aracılığı ile yöntemince uygulanmalı, çekişmeli taşınmazları kapsayıp kapsamadıkları belirlenmeli, dinlenecek yerel bilirkişi ve tarafların delil listelerinde isimleri yazılı tüm tanıklar ayrı ayrı dinlenilip bu şahıslardan; taşınmazların öncesinin kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, kök muris tarafından davalıya satılıp satılmadığı, kimin ne zamandan beri ne şekilde kullandığı, taşınmazlarda zilyet olanların zilyetliğinin tereke adına olup olmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, fenni bilirkişiden keşfi takibe imkan verir rapor alınmalı, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı R.. B..’un temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 06.02.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.