Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/13405 E. 2014/440 K. 31.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13405
KARAR NO : 2014/440
KARAR TARİHİ : 31.01.2014

MAHKEMESİ : ADANA 3. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/05/2012
NUMARASI : 2008/1059-2012/615

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı Hazine vekili; K..K.. davalı S.. B..nin 37 nolu düzenleme bölgesinde imar uygulaması yaptığını ve kapanan yollardan ihdasen adı geçen belediye adına oluşturulan 1023(51) sayılı kök parselin 5565 ada 1 sayılı imar parseline tahsis edildiğini; bilahare Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından da aynı bölgenin imar düzenlemesine tabi tutulması sonucu 5575 ada 5 sayılı imar parselinin meydana getirildiğini; oysa kapanan yollardan ihdas edilen parsellerin, belediye adına tescilden önce düzenleme ortaklık payı hesabına katılması gerekirken, bu husus yerine getirilmeyerek özel mülkiyete konu edildiğini, böylece Hazine ve başkalarına ait taşınmazlardan fazla düzenleme ortaklık payı kesilmesine neden olunduğunu, anılan imar uygulamalarının da belirtilen sebepler gerekçe gösterilerek idari yargı yerinde iptal edildiklerini ileri sürerek; geldisi kapanan yollardan ihdasen oluşan 5575 ada 5 sayılı imar parselinin, 1023 (51) sayılı kök parsele denk gelen 24 metrekarelik kısmının tapusunun iptali istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “davalı Seyhan İlçe Belediyesi açısından açılan davada karar verilmesine yer olmadığına, davacının diğer davalılar yönünden davasının kabulü ile, Adana İli, K.K.., 1023 (51) kadastro parselin ihyasına, ihya edilen parselin Hazine adına tapuya tesciline, İmar düzenlemesi sonucu oluşan aynı köy 5575 ada, 5 nolu parselin tapusunun iptaline” karar verilmiş; hüküm, davalı Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili ve dahili davalı Ç.. B.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, imar uygulamasının iptalinden kaynaklanan tapu iptali isteğine ilişkindir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden ve özellikle yapılan uygulama sonucu alınan bilirkişi raporlarından, çekişme konusu 1023 parsel sayılı taşınmazın kapanan yolun ihdasından davalı S.. B.. adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Kaldı ki, bu husus davacının da kabulündedir. Bilindiği gibi, bu nitelikteki yerlerin 3194 sayılı Yasa’nın 17. maddesi hükmü uyarınca Belediye adına tescili öngörülmüş ve 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 21. maddesi hükmü de kapanmış yolların içinde bulunduğu tüzel kişi adına tescili gerektiğini düzenlemiştir. O halde; eldeki davada, dava konusu taşınmazın anılan yasal düzenlemeler uyarınca kapanan yoldan ihdasen S.. B.. adına sicil kaydının oluşması nedeniyle, imar uygulaması öncesinde Hazinenin mülkiyet hakkı yoktur. Hal böyle olunca, Hazinenin çekişmeli taşınmazla mülkiyet ilişkisi bulunmadığından son imar uygulaması sonucu oluşmuş tapu kaydının iptalini isteyemeyeceği gözetilerek davacı Hazine tarafından açılmış davanın reddine karar vermek gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir. Kabule göre de; davada tescil isteğinde bulunulmayıp, sadece tapu iptali talebinde bulunulduğu gözetilmeksizin istek aşılmak suretiyle ihya ve Hazine adına tescile hükmedilmesi ve bu durumda dahi 1023 sayılı parselin imar uygulamaları ile sınırları üzerinde oluşturulan imar parselinin tapu kaydı getirtilerek taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığının denetlenmemesi ve ayrıca 1023 sayılı ihdas parselinin şuyulandırmalar sonucunda 5575 ada 5 parsel sayılı taşınmaza pay olarak gittiği dikkate alınmadan 5575 ada 5 sayılı imar parselinin tamamının tapusunun iptaline karar verilmesi ve de taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğuna göre, hüküm altına alınması gereken karar ilam harcının maktu olması gerektiğinin düşünülmemesi de isabetsizdir. Temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle, hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 31.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.