Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/13344 E. 2014/1201 K. 13.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13344
KARAR NO : 2014/1201
KARAR TARİHİ : 13.02.2014

MAHKEMESİ : MURATLI KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/06/2013
NUMARASI : 2013/14-2013/16

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sırasında, T.. Mahallesi çalışma alanında bulunan ve tapuda S.. Y.. adına kayıtlı bulunan eski 19 ada 39, 64 ada 161, 304 ve 248 ada 36 parsel sayılı 13.125,00; 9.500,00; 9.246,00 ve 20.000,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, aynı ada ve parsel numaralarıyla ve 12.706,59; 9.330,00; 8.958,94 ve 19.882,77 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmişlerdir. Davacı S.. Y.. uygulama kadastrosu sırasında 19 ada 39, 64 ada 161, 304 ve 248 ada 36 parsel sayılı taşınmazların yüzölçümünün eksildiği iddiasına dayanarak taşınmazların yüzölçümünün tesis kadastrosundaki miktar olarak düzeltilmesi istemiyle Kadastro Müdürlüğüne karşı dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine ve çekişmeli taşınmazların uygulama tespiti gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı S.. Y.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, uygulama kadastrosuna itiraz davalarında husumetin, lehine sınır değişikliği yapılan taşınmaz maliklerine yöneltilmesi gerektiği; davacının husumet yönelttiği Kadastro Müdürlüğünün davada husumet ehliyetinin bulunmadığı kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, mahkemenin kabulünde isabet bulunmamaktadır. Dava; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğindedir. Bu tür davalarda husumetin, itiraz edenin taşınmazı aleyhine yapılan tespit sonucunda, yüzölçümü artan ya da lehine ortak sınır değiştirilen taşınmazların maliklerine yöneltilmesi gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır. Ancak, uygulama kadastrosu sonucunda lehine sınır değişikliği yapılan veya yüzölçümü artan taşınmaz veya taşınmazların bulunmaması halinde ise Kadastro Müdürlüğüne husumet yöneltilerek de dava açılabilir. Bu hususun aydınlığa kavuşturulabilmesi için de öncelikle mahallinde keşif ve uygulama yapılarak davacıya ait taşınmazın yüzölçümünde oluşan azalmanın hangi nedenden kaynaklandığı uzman fen bilirkişi raporuyla yöntemince saptanmalıdır. Bu şekilde araştırma, inceleme ve uygulama yapılmadan karar verilemez. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için; yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile uzman fen bilirkişisi olduğu halde mahallinde keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte, davacıya ait taşınmazın sınırları yerel bilirkişi kurulu ve tanık sözleri ile belirlenmeli; fen bilirkişisinden davacıya ait taşınmazların yüzölçümünde
oluşan eksilmenin nereden kaynaklandığını açıklayan, ilgili yönetmelik gereği davacıya ait taşınmazların sınırlarının zeminde ne şekilde bulunduğunu irdeleyen, tesis kadastrosu paftası ile uygulama kadastrosu paftasını ayrı renklerle çakıştırmalı şekilde gösteren ayrıntılı rapor alınmalı, ulaşılacak sonuca göre; davacıya ait taşınmazların geometrik sınırlarında bir değişiklik olmadığının ve yüzölçümlerinde oluşan eksilmenin hesaplamaya dair maddi hatadan veya hesaplama yönteminden kaynaklandığının anlaşılması halinde, Kadastro Müdürlüğüne husumet yöneltilerek dava açılması yeterli görülerek davanın esastan reddine karar verilmelidir. Davacıya ait taşınmazların yüzölçümünde oluşan eksilmenin, komşu taşınmazlardan kaynaklandığının belirlenmesi halinde ise komşu parsellerin maliklerinin davaya dahil edilmesi için davacıya süre ve imkan verilmelidir. Bu şekilde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124. maddesi uyarınca yöntemince taraf teşkili sağlandıktan sonra, davanın esasına girilerek bir karar verilmelidir. Mahkemece açıklanan yönler göz ardı edilerek davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır. Davacı S.. Y.. vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 13.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.