YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13190
KARAR NO : 2014/490
KARAR TARİHİ : 31.01.2014
MAHKEMESİ : GÜRÜN KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/05/2013
NUMARASI : 2013/4-2013/4
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “davacı M.. Ç.. adına tesciline karar verilen 112 ada 71 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi rapor ve haritasında (B) ile gösterilen bölüm yönüyle davacı T.. Ç.. ve tüm çocukları adına aynı çalışma alanı içinde belgesiz zilyetlik yoluyla taşınmaz tespit edilip edilmediğinin yöntemince araştırılması, 112 ada 71 parsel sayılı taşınmazın (A) ile gösterilen bölümü ile 107 ada 86 parsel sayılı taşınmazın malik hanesi açık bulunduğuna göre tespit gibi tescil işlemlerinin yapılması için Kadastro Müdürlüğüne gönderilemeyeceğinden Kadastro Mahkemesince mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda çekişmeli 112 ada 71 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi S..A..tarafından düzenlenen 19.07.2010 tarihli rapor ve haritada (B) ile gösterilen 35.049,80 metrekare yüzölçümündeki bölümünün tarla niteliği ile dahili davalı M.. Ç.. adına tesciline, geri kalan ve (A) ile gösterilen bölümü ile 107 ada 86 parsel sayılı taşınmazın mera niteliği ile sınırlandırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili ile davacı ve dahili davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davacı T.. Ç.. ile davaya dahil edilen Taha ve M.. Ç..’un 112 ada 71 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi S..A.. tarafından düzenlenen 19.07.2010 tarihli rapor ve haritada (A) ile gösterilen bölümü ile 107 ada 86 parsel sayılı taşınmaza yönelik yapılan incelemede;
Dosya içeriğine, mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı T.. Ç.. ile davaya dahil edilen Taha ve M.. Ç..’un yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının REDDİNE,
2- Davalı Hazine vekilinin, 112 ada 71 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi S..A.. tarafından düzenlenen 19.07.2010 tarihli rapor ve haritada (B) ile gösterilen 35.049,80 metrekare yüzölçümündeki bölüme yönelik yapılan incelemede;
Mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyulduğuna göre, bozmada işaret edilen hususların eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Bozmaya uyulmakla, taraflar yararına usuli müktesep hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma gereklerinin yerine getirilmesi zaruridir. Hükmüne uyulan bozma ilamında “112 ada 71 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi rapor ve haritasında (B) ile gösterilen bölüm yönüyle davacı T.. Ç.. ve tüm çocuklarının aynı çalışma alanı içinde belgesiz zilyetlik yoluyla taşınmaz iktisap edip etmediğinin yöntemince araştırılması,” gereğine işaret edilmiştir. Gerek mahkemece dosyaya getirtilen gerekse Dairemizce dosyanın geri çevrilmesi sonucu dosya arasına konulan belgelerden davacı T.. Ç.. adına 103 ada 6, 21 ve 181 ada 2 parsel sayılı, davaya dahil edilen oğlu T.. Ç.. adına (edinme sebebinde 2004 yılında babasından satın aldığı belirtilen) 103 ada 26 ve 131 ada 203 parsel sayılı taşınmazların belgesizden tespit gördüğü ve kesinleştiği, söz konusu taşınmazların toplam miktarının 100 dönümün üzerinde olduğu anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 14. maddesinde aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak bir kimsenin sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar taşınmaz mal iktisap edebileceği öngörülmüştür. Mahkemece davaya dahil edilen M.. Ç..’un adına tescile karar verilen 112 ada 71 parsel sayılı taşınmazın (B) ile gösterilen 35.049,80 bölümü taşınmazın (edinme sebebinde babası Teyfur tarafından 2004 yılında hibe edildiği bildirilmekle) 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesinde öngörülen miktar kısıtlamasının üstündedir. Hal böyle olunca; 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 14. maddesinde aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak bir kimsenin sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar taşınmaz mal iktisap edebileceği gözetilerek davacılara bu husustaki beyanları sorulmalı, gerektiğinde davacıya tercih hakkı hatırlatılarak 14. madde de öngörülen miktar kısıtlamasına uygun olarak belirlenecek taşınmaz ya da taşınmaz bölümlerinin davacı adına tapuya tesciline karar verilebileceği düşünülmelidir. Hal böyle olunca mahkemece 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesinde öngörülen miktar sınırlaması yönüyle değerlendirme yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 31.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.