Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/13139 E. 2014/8299 K. 13.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13139
KARAR NO : 2014/8299
KARAR TARİHİ : 13.06.2014

MAHKEMESİ : ÇAY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/03/2013
NUMARASI : 2012/486-2013/221

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “davanın idari şuyuulandırma işleminin iptali nedeniyle kadastral mülkiyet ve geometrik durumun ihyası ile kadastral parsellere yapılan elatmanın önlenmesi, yıkım ve zararın tazmini isteklerine ilişkin olup; mahkemece idari işlemin iptaline yönelik idari yargı yerinde açılan “davadan feragat sebebiyle” davanın reddine karar verildiği; gerçekten de .. ada, ..parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak tebdil ve intaç edip sonuçlanan bir idari yargı kararı bulunmadığından ve imar şuyuulandırma işlemi çekişmeye konu edilen bu parsel bakımından ayakta olduğundan bu parsele ilişkin olarak açılan davanın reddedilmiş olmasının belirtilen gerekçe ile ve sonucu itibariyle doğru olduğu; ancak çekişmeye konu edilen diğer parseller bakımından şuyuulandırma işleminin iptali konusunda Denizli İdare Mahkemesinde açılan “idari işlemin iptaline” yönelik davanın aynı mahkemece 2002/1092 Esas, 2003/338 Karar, 24.04.2003 tarihinde kabulle sonuçlandığı, kararın davalı belediye tarafından temyiz edildiği ve ne var ki davacı vekilinin açılan davadan davalı belediye vekilinin de temyiz talebinden feragat etmesi üzerine Danıştay 6. Dairesinin 06.10.2003 tarihli, 2003/4944 Esas, 2003/4631 sayılı ilamda “temyiz aşamasında davadan feragat isteminin incelenemeyeceği ve öncelikle temyiz isteminin değerlendirileceği açıktır. Bu durumda, davalı idare vekili tarafından 26.06.2003 gününde idare mahkemesi yazı işleri kalemine verilen dilekçede, temyiz isteminden vazgeçildiği bildirildiğinden temyiz isteminin incelenmeksizin reddine, dosyanın Denizli İdare Mahkemesine gönderilmesine” değinilerek karar verildiği ve bunun üzerine İdare Mahkemesince de “temyizden feragat edildiği, süresi içinde de karar düzeltme isteğinde bulunulmadığı” gerekçesiyle kararın 22/01/2004 tarihinde kesinleştirildiği, buna bağlı olarak da eldeki davanın açıldığının anlaşıldığı; yukarıda açıklanan olgu karşısında; Denizli İdare Mahkemesinin “imar şuyuulandırma işleminin iptaline” dair verdiği kararın kesinleştirildiği gözetildiğinde eldeki dava bakımından bu kararın esas alınması suretiyle neticeye gidilmesi gerektiği; İdare Mahkemesi kararı ile ilgili davadan feragat keyfiyeti idari yargıda gözetilmesi gereken bir husus olup eldeki davada değerlendirilemeyeceği, şeklen dahi olsa kesinleşen idari yargı kararına göre taraf delillerinin toplanarak bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetli olmadığı” hususlarına
değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; “davacının davalarının kabulü ile, Afyonkarahisar İli, S.. İlçesi, Y..Köyü, .. ada, .. parselde davacı adına kayıtlı olan tapuların iptali ile 3194 sayılı imar kanunun 18.maddesi uygulanmasından önceki hali ve sınırları ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, aynı yer .. nolu parselde davalı belediyenin taşınmaza yol yapmak suretiyle müdahelesinin men’ine, imar uygulaması ile yapılan yol ve kaldırımların kal’ine; aynı yer ..parsel üzerinde bulanan taşınmazların davacı taşınmazına müdahalesinin önlenmesine ve taşınmazların kal’ine; imar uygulamasından önce mevcut ve sökülen ağaçlar yönünden 1.000,00. TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı belediyeden alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiş hüküm, davalı Belediye vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl ve birleşen dava, imar uygulamasının idari yargı yerinde iptalinden kaynaklanan kadastral parselin ihyası ve tescil, elatmanın önlenmesi ve yıkım ile eski hale ve imara uygun hale getirme ve de maddi tazminat isteklerine ilişkin olup, mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamından sonra kurulan hükmün infaza elverişli olduğu söylenemez. Bilindiği üzere; hükmün sonuç kısmında, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği, 1086 sayılı Yasa’nın 388. maddesinde olduğu gibi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesiyle “hükmün kapsamı” başlığı altında açıkça vurgulanmıştır. Oysa mahkemece kurulan hükümde; hangi kadastral parsellerin ihyasına hükmedildiği açıklanmadığı gibi, kadastral parsele ihyasına hükmedilen ve böylece üzerinde işlem yapma olanağı bulunmayan imar parselleri üzerinden ve de hangi alanlar oldukları kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirtilmeksizin (başka bir deyişle, hangi taşınmazın hangi kısmına yönelik müdahalenin men’ine hükmedildiği ile neyin ne kadarlık kısmının kal’ine karar verildiği net bir biçimde ortaya konulmaksızın) genel ifadelerle ve elatılan yerler dışındaki alanları da kapsar şekilde elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmiştir. O halde, böylesi bir hükmün müphem ve infaza elverişli olmadığı açıktır. Hal böyle olunca; yukarıda değinilen yasal düzenlemeye uygun olarak açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak kapsamda hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davalı Belediye vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle, hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine,
13.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.