Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/13008 E. 2014/4070 K. 08.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13008
KARAR NO : 2014/4070
KARAR TARİHİ : 08.04.2014

MAHKEMESİ : GÖLBAŞI (ANKARA) 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/03/2013
NUMARASI : 2011/99-2013/287

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen gün ve saatte temyiz eden H. İ.Ö. vekili Avukat T.S.ile aleyhine temyiz istenilen Hazine vekili Avukat U.S.geldiler. Gelenlerin yüzlerine karşı duruşmaya başlandı. Tarafların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “dava konusu taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümü yönünden taşınmazın tespit dışı bırakılma tarihindeki niteliğine göre, imar-ihyaya muhtaç bulunan yerlerden olduğu, ancak imar-ihya yönünden yeterli araştırma yapılmadığından Mahkemece, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgeye ait dava tarihinden geriye doğru en az 20 yıl ve daha önce çekilmiş hava fotoğrafları ve topoğrafik haritaların bulundukları yerlerden getirtilerek dava konusu taşınmaz başında keşif yapılması, yerel bilirkişi ve tanıklardan, dava konusu taşınmazın öncesi itibariyle niteliği, dava konusu taşınmazda imar-ihya çalışması yapılıp, yapılmadığı, yapılmışsa ne zaman başlanıldığı ve tamamlandığı, zilyetliğin ne şekilde sürdürüldüğü hususlarının kendilerinden sorulması; dava konusu taşınmaz bölümüne komşu 332 parselin tapu kayıtlarının getirtilerek davacının ne şekilde malik olduğunun belirlenmesi, satın alma yoluyla malik olmuş ise zilyetliğin bu tarihte başlayıp başlamadığı hususunun değerlendirilmesi, taşınmazın doğusunda yer alan dava dışı komşu taşınmazın Gölbaşı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/113 Esas, 2006/716 Karar sayılı hükmüyle mera vasfıyla sınırlandırıldığı ve nizalı taşınmaz bölümünün 4342 sayılı Yasa uyarınca yapılan çalışmalarda 12 no.lu mera parseli dahilinde tespit edildiği bildirildiğine ve bir kısım yerel bilirkişi ve tanıkların dava konusu taşınmazın öncesinde hayvan otlatılan yerlerden olduğunu bildirmeleri nedeniyle 4342 sayılı Mera Kanunu gereğince yapılan mera çalışmalarına ait tüm belge ve krokilerin getirtilerek keşifte uygulanması, nizalı taşınmazın kadim ya da tahsisli meralardan olup olmadığının belirlenmesi, taşınmazın nitelik itibariyle kazanıma uygun yerlerden olduğu belirlendiği takdirde memleket haritası ve hava fotoğraflarına göre bu yerde en erken hangi tarihten itibaren ihya olgusunun tamamlanarak ve zilyetliğe başlanarak tarım arazisi olarak tasarruf edildiğinin belirlenmesi, bu konuda harita mühendisinden ve ziraatçı uzman bilirkişiden rapor alınması, dava konusu taşınmazın fotoğrafçı bilirkişi tarafından fotoğrafının çektirilmesi, taşınmazın imar planına alındığı tarihin ilgili kurumlarından sorulması, davacının daha önce aynı taşınmaz hakkında Gölbaşı Asliye Hukuk Mahkemesinin
Esas sayılı dosyası ile açtığı ve takipsiz bırakılan dava dosyasının da göz önünde tutulması” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın reddine ve fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 15607 metrekarelik taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm davacı H.. Ö.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, zilyetliğin kazanma sağlayabilmesi için 20 yıllık sürenin davasız sürmesi ve dava tarihine kadar gerçekleşmesi gerektiği, dava açıldıktan sonra işleyen süre zilyetliğe eklenemeyeceği, tescil için öngörülen koşulların tümünün birlikte yeniden oluşması halinde yeniden dava açılabileceği, davacı tarafından açılan mahkemenin 1992/1175 Esas sayılı dosyasında dava tarihi itibariyle ve 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresi dolmadığı gibi, karar tarihinden derdest bu davanın tarihine kadar geçen sürede de 20 yıllık süre dolmadığından davanın reddine karar vermek gerektiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; mahkemenin kabulü dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davacı tarafından aynı davanın 18.12.1992 tarihinde açıldığı ve Asliye Hukuk Mahkemesinin 1992/1175 Esas sayılı dava dosyasında görüldüğü, yargılama sonunda Mahkemenin 1992/1175 Esas- 1999/406 sayılı ve 16.09.1999 tarihli kararı ile davacı H.. Ö..’ın davası takip edilmediğinden HUMK’nın 409/5. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verildiği ve açılmamış sayılma kararı temyiz edilmeksizin kesinleştiği, davacının bu kez 02.10.2000 yılında eldeki mevcut davayı açtığı anlaşılmaktadır. Yargıtay İçtihadi Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 2005/1-2007/1 sayılı ve 26.01.2007 tarihli kararı ile “4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713. maddesinin 1 ve 2. fıkraları gereğince açılan tescil davasının süre yönünden rededilmesi halinde; aynı yerle ilgili olarak açılacak ikinci davanın olumlu sonuçlanabilmesi için, ilk kararın kesinleşmesinden itibaren taşınmaz üzerindeki zilyetliğin davasız, aralıksız ve malik sıfatıyla yeniden 20 yıl sürmesi gerektiği” kabul edilmiştir. Somut olayda ise davacının açtığı ilk dava zilyetlik süresinin gerçekleşmemesi nedeniyle red edilmemiş, davanın açılmamış sayılması ile sonuçlanmıştır. Açılan dava sonradan açılmamış sayılmak suretiyle o dava yok sayılmakta hak düşürücü ve zamanaşımı süreleri işlemeye devam etmektedir. Yani olayda yukarıda incelenen tevhidi içtihadın uygulama yeri bulunmamaktadır. Bu nedenle Mahkemece dava tarihi itibariyle ve hükmüne uyulan bozma ilamına göre toplanan deliller değerlendirilerek sonucuna göre esastan karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları bu itibarla yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için belirlenen 1100.00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak duruşmada kendisini vekil ile temsil ettiren davacıya verilmesine,
peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 08.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan Üye Üye Üye Üye
Camal Baş Hüsamettin Makas Önder Aytaç Halit Kıvrıl Özcan Turan

E/Y