Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/12983 E. 2013/13254 K. 23.12.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12983
KARAR NO : 2013/13254
KARAR TARİHİ : 23.12.2013

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında Yeşilpınar Köyü çalışma alanında bulunan 342 parsel sayılı 11642.24 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle eşit paylarla davacı … ve davalı … adlarına tespit edilmiştir. Davacı …, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazın tamamının adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli 342 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazın 1/2 hissesinin öncesinin davacının kardeşi …’a ait olduğu taraflar arasında tartışmasız olup; davacı, çekişmeli taşınmazı 25.09.1984 tarih, 18848 yevmiye numaralı noter satış sözleşmesi ile …’tan devraldığını, davalı ise; 07.07.1978 tarih, 18545 yevmiye numaralı zilyetlik devir sözleşmesi ile davacının kardeşi …’dan devraldığını iddia etmektedirler. Mahkemece, davalının tutunduğu 1978 tarihli sözleşmeye değer verilmiş, çekişmeli taşınmazda davalının zilyetliğinin bulunmamasının malik olma sıfatını ortadan kaldırmayacağı kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Öncelikle belirtmek gerekir ki; tapusuz taşınmazlarda mülkiyet, zilyetliğin devri suretiyle geçeceğinden, mahkemenin, davalının zilyetliğinin bulunmamasının malik olmasına engel teşkil etmeyeceği şeklindeki gerekçesi yerinde değildir. Uyuşmazlığın çözümü için tespit tarihinden geriye doğru, tarafların taşınmaz üzerinde kazanmayı sağlayıcı zilyetliğinin bulunup bulunmadığının tespiti zorunludur. Ancak; mahkemece yapılan keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi, tespit bilirkişi ve tanık beyanları, tespit tarihine kadar çekişmeli taşınmazda kimin, ne kadar süre ve sıfatla zilyet olduğu hususlarında yeterli açıklığa sahip bulunmamaktadır. O halde sağlıklı sonuca ulaşabilmek için mahallinde yeniden keşif yapılmalı; keşfe katılacak yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve ne şekilde kullanıldığı hususları tek tek sorulup saptanmalı, tespite aykırı sonuca ulaşılması halinde tespit bilirkişileri de tanık sıfatıyla dinlenerek çelişkinin giderilmesine çalışılmalı, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün, BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 23.12.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.