YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12979
KARAR NO : 2014/643
KARAR TARİHİ : 03.02.2014
MAHKEMESİ : HİZAN KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/06/2013
NUMARASI : 2006/100-2013/43
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda E.. Köyü çalışma alanında bulunan 118 ada 2, 7, 8, 19, 21 ve 22 parsel sayılı 2054.43, 1822.04, 712.31, 1082.10, 1049.45 ve 1639.51 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle; 118 ada 2 ve 22 parsel sayılı taşınmazlar davalı A.. Y.., 7 parsel sayılı taşınmaz ölü olduğu belirtilerek K.. Y.., 8 parsel sayılı taşınmaz ölü olduğu belirtilerek S.. Y.., 19 parsel sayılı taşınmaz davalı H.. Y.., 21 parsel sayılı taşınmaz ise davalı V.. Y.. adına tespit edilmiştir. Davacı, tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli 118 ada 2, 19, 21 ve 22 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tescillerine, 118 ada 7 parsel sayılı taşınmazın K.. Y.. mirasçısı davalı C.. Y.., 118 ada 8 parsel sayılı taşınmazın ise tamamı 7 pay kabul edilerek miras payları oranında S.. Y.. mirasçıları davalılar İ.. Y.. ve müşterekleri adlarına tesciline karar verilmiş, hüküm; davacı Y.. B.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacının sadece tapu kaydına dayandığı ve dayanak tapu kaydının da açıktan ve sahte olarak üretildiği kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davacı Y.. B.., Ağustos 1289 tarih, 1 ila 10 sıra numaralı tapu kayıtlarına dayandığı gibi, davalılardan kira alındığını da ileri sürerek davalıların zilyetliklerinin malik sıfatıyla olmadığını iddia etmiş, bu hususta delillerini de bildirmesine rağmen mahkemece bu yönde araştırma ve inceleme yapılmaksızın karar verilmiştir. Her ne kadar davacı tapu kayıtlarına dayanmış ise de; davacının, dayanak tapu kayıtlarını kadastro çalışmaları sırasında uygulanması amacıyla Kadastro Müdürlüğüne ibraz ettiği, tapu kayıtlarının sahteliğinden şüphelenilmesi üzerine, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Dairesi Başkanlığı’ndan davacı dayanağı tapu kayıtlarının onaylı örneğinin istenildiği, ancak tüm aramalara rağmen kayıtlara tesadüf edilemediği, Mahalli Tapu Müdürlüğünde yapılan araştırmada da bu tapu kayıtlarına ait kütük sayfalarının koparılmış olduğu ve sair hususlar dosyada mevcut müfettiş raporunda ayrıntılı biçimde açıklanmış, davacının da aralarında bulunduğu bir kısım sanıkların Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılaması sonucunda da tapu kayıtlarının açıktan ve sahte olarak üretildiği kabul edilmiş, fakat sanıklara yüklenen resmi belgede sahtecilik suçunun kimin tarafından işlendiği kanıtlanamadığından haklarında beraat kararı verilmiştir. Gerek müfettiş raporu, gerekse kesinleşen Ağır Ceza Mahkemesi kararlarıyla, davacı dayanağı tapu kaydının uygulama kabiliyetinin bulunmadığı tartışmasızdır. Ne var ki; davacı zilyetliğe de dayandığına göre bu yönde araştırma, inceleme ve uygulama yapılmalıdır. O halde sağlıklı sonuca ulaşılabilmesi için; davacının bildirdiği ve mahkemece belirlenmiş bulunan yerel bilirkişiler yanında davalılara da tanık ve delillerini bildirmek için süre ve imkan tanınmalı, ondan sonra mahallinde yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları huzuruyla keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, çekişmeli taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, alınan beyanlar arasında çelişki ortaya çıktığı takdirde çelişkinin giderilmesine çalışılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece yanılgılı değerlendirme ile davacının tapu kaydı yanında zilyetliğe de dayandığı göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup; davacı Y.. B.. vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 03.02.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.