YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12755
KARAR NO : 2014/1744
KARAR TARİHİ : 27.02.2014
MAHKEMESİ : KOCAALİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/12/2012
NUMARASI : 2010/126-2012/377
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu K.. Köyü çalışma alanında bulunan 105 ada 32 ve 104 ada 21 parsel sayılı 1033,70 ve 1999,03 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle Ş.. B.. adına, 105 ada 8 ve 21 parsel sayılı 2063,96 ve 5896,45 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar aynı nedenle H.. B.. adına, 105 ada 20 parsel sayılı 13049,91 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz aynı nedenle eşit paylarla M.. B.. ve Ş.. B.. adlarına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı A.. B.., çekişmeli taşınmazların müşterek muristen intikal ettiği ve mirasçılar arasında terekenin taksim edilmediği iddiasına dayanarak tapu iptal ve payı oranında tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda çekişmeli 104 ada 21, 105 ada 32, 105 ada 8 parsel sayılı taşınmazlar ile 105 ada 20 parsel sayılı taşınmazın davalılardan Ş.. B.. adına kayıtlı olan 1/2’lik kısmı yönünden açılan davanın reddine, çekişmeli 105 ada 21 ve 105 ada 20 parsel sayılı taşınmazların davalılardan M.. B.. adına kayıtlı olan 1/2’lik kısmı yönünden açılan davanın kabulü ile mevcut tapu kaydının muris N..B..’in veraset ilamındaki payı oranında iptali ile davacı A.. B..’in payı oranında adına tesciline karar verilmiş, davacı A.. B..vekilinin 13.02.2013 havale tarihli dilekçesi ile tavzih talebinde bulunmuş, mahkemece 25.03.2013 tarih ve 2010/126 Esas, 2012/377 Karar sayılı ek kararı ile tavzih talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı A.. B..vekili ve davalı M.. B.. ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı gerek 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesinde, gerekse mülga 1086 sayılı HUMK’nın 388. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, kararın hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi; başka bir anlatımla hüküm sonucunun infazda tereddüt uyandırmayacak nitelikte bulunması gerekir. Somut olayda; mahkemece verilen kararda hangi parsel hakkındaki davanın hangi gerekçe ile reddedildiği ve hüküm fıkrasında da red kararının hangi parsel sayılı taşınmaz hakkında usulden, hangi parsel sayılı taşınmaz hakkında esastan olduğu gösterilmediği gibi, kabul kararı verilen taşınmazlar yönünden de davacı adına hangi pay oranı ile tescil hükmü kurulduğu da belirtilmemiştir. Bu şekilde infazı kabil olmayan ve denetime de açık bulunmayan nitelikte karar verilmesi isabetsizdir. Kabule göre de; üçüncü kişi konumunda bulunan Ş.. B.. aleyhine açılan dava yönünden muris N.. B..’in diğer mirasçılarından muvafakat almak veya terekeye temsilci atamak için davacıya imkan ve süre tanınmadığı gibi, Ş.. B.. adına kayıtlı davaya konu taşınmazlara yönelik açılan davanın usulden reddi yerine, sadece reddine karar verilmesi de kendi içinde çelişki arzetmektedir. Davacı A.. B.. vekili ve davalı M.. B.. ve arkadaşları vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 17.02.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.