YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12708
KARAR NO : 2014/1740
KARAR TARİHİ : 27.02.2014
MAHKEMESİ : LADİK SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/06/2013
NUMARASI : 2012/219-2013/143
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı M.. A.., B.. Mahallesi çalışma alanında 2442/4884 payının kendi adına, 1221/4884 payının A.. A.. adına, 1221/4884 payının ise N.. A.. adına tapuda kayıtlı bulunan 47 ada 1 parsel sayılı 1500,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın zemindeki yüzölçümünün yaklaşık 1250,00 metrekare olduğunu ileri sürerek tapu kaydındaki yüzölçümünün gerçek miktarına uygun olarak düzeltilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 47 ada 1 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün 1250 metrekare olarak tashihine ve bu şekilde tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar A.. A.. ve N.. A.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece 27.05.2013 tarihli bilirkişi raporu hükme dayanak yapılarak davanın kabulüne karar verilmişse de, verilen karar yasal düzenlemelere uygun bulunmamaktadır. Davacı M.. A.., çekişmeli taşınmazın zemindeki yüzölçümünün tapu kaydından daha az olduğunu öne sürerek dava açmış, mahkemece yapılan keşif neticesi alınan 27.05.2013 tarihli bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmazın tapuda kayıtlı alanı 1500 m2 ise de yapılan ölçümde 1250 m2 olarak hesaplandığı, bu farklılığın kadastro tespitinde yapılan hesaplama yönteminden kaynaklandığı açıklanmıştır. Çekişmeli 47 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağı 30.04.1991 tarihinde kesinleşmiştir. Dosya kapsamına göre uyuşmazlığın 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 41. maddesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. O halde dava açılmadan önce 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 41. maddesinde öngörülen idari işlem basamaklarının tüketilmesi gerekir. Hal böyle olunca, 3402 sayılı Yasa’nın 41. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere öncelikle Kadastro Müdürlüğüne başvurulmak gerekirken, idari işlem basamakları atlanarak doğrudan Sulh Hukuk Mahkemesine dava açılmış olması nedeniyle davanın reddine karar verilmelidir. Mahkemece bu yön göz ardı edilerek davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup, davalı A.. A.. ve N.. A.. vekili vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 17.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.