Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/12570 E. 2014/1282 K. 14.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12570
KARAR NO : 2014/1282
KARAR TARİHİ : 14.02.2014

MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/04/2011
NUMARASI : 2008/557-2011/253

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı Hazine vekili; K.. Köyü 1182 (210) sayılı kök kadastro parselinin, davalı Seyhan Belediyesinin 37 nolu imar düzenleme bölgesinde yaptığı imar uygulaması kapsamında kaldığını ve daha sonra da davalı Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından imar uygulamasına tabi tutularak çok sayıda imar parselinin oluşturulduğunu; anılan imar uygulamalarından önce Hazine adına kayıtlı 1182 sayılı ihdas parselinin sınırları içerisine K.. Köyü 5590 ada 4 ve 5 sayılı imar parsellerinin meydana getirildiğini, ancak gerek Seyhan Belediyesince yapılan 37 nolu imar düzenlemesinin ve gerekse aynı bölgede Adana Büyükşehir Belediyesince yapılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiklerini ve böylece oluşturulan imar parsellerinin tapu kayıtlarının yolsuz tescil statüsüne düştüğünü ileri sürerek; 5590 ada 4 ve 5 sayılı imar parsellerinin 1044 metrekarelik kısmının tapu kaydının iptali ile düzenleme öncesi kök parsele geri dönüşümünü teminen Hazine adına tescili, olmadığı takdirde tazminat istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “davacının davalı Seyhan Belediye Başkanlığı aleyhine açtığı davada yasal zorunluluk nedeniyle taraf sıfatı kalmayan Seyhan Belediye Başkanlığı hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacının diğer davalılar yönünden davasının kabulüne Adana İli Çukurova İlçesi K.. Köyü 5590 ada 4 ve 5 nolu parsellerin bilirkişilerin 19.11.2009 tarihli krokili raporunda gösterilen 1044 metrekarelik taşınmazın imar öncesi kadastral hak durumuna dönülerek K.. Köyü 1182 parsel sayılı kadastro parselinin ihyasına, terditli olarak açılan tazminat talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili ile davalı Adana Büyükşehir Belediyesi vekili ve dahili davalı Ç.. B.. vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Dava, kadastral parselin ihyası suretiyle tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın öncesinde tespit dışı alandan ihdasen Hazine adına tescil edildiği, bilahare Seyhan Belediyesince başka birçok parselle birlikte 37 nolu düzenleme bölgesinde imar uygulamasına tabi tutulduğu, bu imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edilmesi üzerine davalı Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan imar düzenlemesinin de idari yargı yerinde iptal edildiği, çekişme konusu taşınmazın bulunduğu yerin yargılama sırasında yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içinde kalması üzerine anılan Belediyenin davaya dâhil edildiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki; davada tapu kayıt maliklerinin tamamının yer aldıklarından söz edilemez. Davalılardan Hasan oğlu R.. Y..’a çıkan dava dilekçesini içerir ve duruşma gününü bildirir tebligat, “ölü” olduğundan bahisle iade edilmişse de, yerleşim yerini de gösterir nüfus kaydı getirtilmiş ve sağ olduğu tespit edilmesine rağmen adı geçen davalıya tebligat yapılmaksızın yargılama sürdürülüp, neticeye bağlanmıştır. Öte yandan; davalılardan K.. A.., A.. Ö.., S.. B.., G.. A.., S.. B.. ve T.. Ş..’e çıkan dava dilekçesini içerir ve duruşma gününü bildirir tebligatların da iade olması üzerine adı geçenlerin adres araştırmaları yapılarak Jandarma, Belediye, Tapu Müdürlüğü, Nüfus Müdürlüğü tarafından adresleri bildirilmiş ise de; bu adreslere tebligat çıkarılmaksızın adı geçen davalılara ilanen tebliğ yapılmıştır. Bilindiği üzere, taraf teşkili dava koşullarından olup, bu koşul sağlanmadan davanın esasına girilerek sonuçlandırılması usulen mümkün değildir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin, hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Yasanın 27. maddesi (HUMK’nun 73. maddesi) uluslararası sözleşmeler ve Anayasanın 36. maddesiyle en temel yargısal hak olarak kabul edilen hukuki dinlenilme hakkı gözetilerek, mahkeme, tarafları dinlemeden, onların iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan davetin ve bunun yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür. Öte yandan, tebligatın nasıl ve kimlere yapılacağı adres araştırması ve tespitin yöntemi 7201 sayılı Tebligat Kanununda gösterilmiş, 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 48 ve devamı maddelerinde de adres bilgilerinin tutulması, güncellenmesi ve kullanılması ile ilgili hükümler öngörülmüştür. Öncelikle, yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esasına girilmesi, deliller toplanarak bir sonuca ulaşılması asıldır. Değinilen işlemler nedeniyle tebligat bilgilendirme yanında, belgelendirme özelliği de bulunan bir usuli işlemdir. Tebliğ ile ilgili, Tebligat Kanunu ve Tüzük hükümleri şeklidir. Bu nedenle, tebligata ilişkin yasal hükümlerin gözden uzak tutulmaması ve Uygulanması zorunludur. Kural olarak “tebligat” tebligat yapılacak kişiye bilinen en son adresinde yapılır. 6099 sayılı Yasa’nın 3. maddesiyle eklenen 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2. maddesinde “bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri bilinen en son adres olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır” aynı yasanın 5. maddesiyle eklenen Tebligat Kanununun 21/2 maddesinde ‘”gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” Muhataba tebligat yapılamamışsa, tebliğ memuru bulabileceği adresleri araştırır, bulamazsa durumu muhtara onaylatmak suretiyle saptar, tebliği çıkaran kuruluşa bildirir. İlgili kuruluş kişinin adresini resmi veya özel kurum ve Dairelerden gerekli gördüklerinden araştırır. Buna rağmen, adres tespit edilemezse adres meçhul sayılarak ilanen tebligat kararı verilebilir. (Teb.K 28. md) özetlenen ilkeler, yasal ve yargısal uygulamalarla benimsenmiş öğretide de bu yönde görüşler ifade edilmiştir. O halde, yukarıda belirtilen işlemler yapılmaksızın ve ilkeler göz ardı edilerek sonuca gidilmiş olmasının doğru olduğu kabul edilemez. Esasen, taraf teşkilinin sağlanması Anayasanın 90/son maddesi delaletiyle AİHS’nin 6. maddesi hükmü uyarınca adil yargılanma hakkının da bir gereğidir. Bu durumda; yukarıda belirtilen davalıların eldeki davada savunma haklarını kullanamadıkları ortadadır. Hal böyle olunca; yukarıda değinilen ilkeler gözetilmek suretiyle, davalılardan Hasan oğlu R.. Y.., K.. A.., A.. Ö.., S.. B.., G.. A.., S.. B.. ve T.. Ş..’e dava dilekçesini içerir ve duruşma gününü bildirir tebligatların usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi ve taraf teşkili sağlandıktan sonra yanların gösterecekleri kanıtların toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, usulüne uygun olarak taraf teşkili sağlanmaksızın işin esası bakımından yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde bulunduğundan kabulüyle, hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalılara ayrı ayrı iadesine, 14.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.