YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12563
KARAR NO : 2014/860
KARAR TARİHİ : 07.02.2014
MAHKEMESİ : GÜRPINAR KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/06/2012
NUMARASI : 2010/28-2012/13
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “tüm komşu parsellerin kadastro tespit tutanakları, Toprak Tevzi Komisyonunca düzenlenen mera norm kararı ve haritaları getirtildikten sonra mahallinde yeniden keşif yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davacıların davalarının kabulüne, çekişmeli taşınmaz içerisinde kalan teknik bilirkişi raporunda belirtilen bölümlerin her birinin ayrı ayrı davacılar adına tesciline karar verilmiş; hüküm, Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece çekişmeli taşınmaz bölümlerinin mera niteliğinde olmadığı ve davacılar yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Yargıtay bozma ilamına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozmaya uyulmakla taraflar yararına usuli müktesep hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma ilamında işaret edilen hususların eksiksiz olarak yerine getirilmesi zorunludur. 1988 yılı hava fotoğraflarında çekişmeli mera parseli içinde birkaç parça halinde küçük bölümlerin sürülü olduğu kalan kısımların ise boş olduğu görülmekte olup 1988 yılından sonra taşınmaz içinde kullanılan yerlerin sınırlarının genişletildiği anlaşılmaktadır. Ancak taşınmazın 1988 yılında kullanılan ve kullanılmayan bölümlerinin öncesinin ne olduğu, kadim mera olup olmadığı tam olarak saptanmamıştır. Hal böyle olunca öncelikle çekişmeli taşınmazı kapsayan 1980-1985-1990 yıllarına ait ya da bu tarihe en yakın en az 3 hava fotoğrafı ve bu hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları istenilerek dosya arasına konulduktan sonra, jeodezi ve fotogrametri uzmanı olan 3 harita mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti aracılığıyla keşif yapılarak; çekişme konusu taşınmaz bölümlerinin steoroskopik inceleme sonucunda hava fotoğraflarındaki konumu gösterilmeli, çekişmeli taşınmaz bölümünün mera olmadığı saptandığı takdirde imar-ihyaya ve zilyetliğine ne zaman başlanıldığı, imar-ihyanın tamamlanmasından sonra dava tarihine kadar 20 yıla ulaşan malik sıfatıyla zilyetliğin bulunup bulunmadığı belirlenmelidir. Bundan ayrı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi hükmüne göre zilyetliğin bu Kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilmeyen hallerde, zilyedin aynı çalışma alanı içinde kazanabileceği miktar sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçemeyecektir. Buna göre davacılar T..D.. ve M.. A..’ın belgesizden edindiği taşınmazlar bakımından 100 dönüm sınırının aşılmaması gerektiği de göz önünde bulundurulmalıdır. Eksik soruşturma ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 07.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.