YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12464
KARAR NO : 2014/484
KARAR TARİHİ : 31.01.2014
MAHKEMESİ : GÖLBAŞI (ANKARA) SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/02/2013
NUMARASI : 2012/659-2013/188
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro Müdürlüğünce 3402 sayılı Yasa’nın 41. maddesine göre yapılan düzeltme işlemi sonucu verilen kararla davacı adına tapuda kayıtlı bulunan 1219 parsel sayılı 44831 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın yüzölçümü 53187 metrekare, davalı H.. Ç.. ve müşterekleri adına tapuda kayıtlı bulunan 471 parsel sayılı 77200 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın yüzölçümü ise 88133 metrekare olarak düzeltilmiştir. Davacı M.. A.., davalılara ait çekişmeli taşınmazın yüzölçümünde ortaya çıkan fazlalığın, sınırında bulunan kendi taşınmazına ait olduğu iddiası ve gerekli düzeltmenin yapılması istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, taşınmaz başında keşif yapılmaksızın Kadastro Müdürlüğünce yapılan işlemin doğru olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava, Kadastro Müdürlüğünce 3402 sayılı Yasa’nın 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali istemi ile açılmıştır. Mahkemeye düşen görev Kadastro Müdürlüğünün yapmış olduğu işlemin doğru olup olmadığını denetlemektir. Doğru sonuca ulaşabilmek için mahkemece, öncelikle tesis kadostrosuna ilişkin orjinal ölçü değerlerini gösterir ölçü krokisi getirtilmeli, 1954 yılındaki kadastro sırasında ölçüm hatası yapılıp yapılmadığının tespiti için çekişmeli taşınmazın çevresinde tesis kadastrosunun yapıldığı tarihte mevcut bulunan yapı ve tesisler tespit edilmeli, bunun için 1954 yılı veya bu tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları temin edilmeli, dosya keşfe hazır hale getirilmeli; bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve üç kişilik harita mühendisinden oluşan fen bilirkişisi kurulunun katılımı ile yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak, varsa bu sınırlar ile hava fotoğraflarında gösterilen sabit sınırların yerleri fen bilirkişilerine işaretlettirilmeli, farklı açılardan fotoğrafları çektirilmeli, fen bilirkişilerinden düzeltme işlemine esas teşkil eden bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanılarak düzeltme işlemini denetlemeleri istenmelidir. Fen bilirkişileri raporunda, tesis kadastrosunun hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, pafta haritasının orjinal ölçü değerlerine uygun olup olmadığı, tesis kadastrosu sırasında ölçüm hatası yapılıp yapılmadığı, keşif sırasında belirlenecek sabit noktalardan hareketle ilk kadastro sırasında ölçü hatası yapılıp yapılmadığı, düzeltme işlemi sonucu tespit edilen yeni sınırların yasal hükümlere uygun olarak tespit edilip edilmediği, düzeltme işleminde hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususları irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı ayrıntılar yer almalıdır. Ayrıca fen bilirkişilerinden, birincisi, ortofoto üzerinde tesis kadastrosuna ait harita ile düzeltme işlemi sonucunda düzenlenen haritanın “ada” bazında, ikincisi çekişmeli taşınmaz ve komşularını kapsar bazda, üçüncüsü ise tesis kadastro haritası ile çekişmeli taşınmazın zeminini çakıştırır bazda en az üç adet harita ve düzeltme işleminde yanlışlık varsa, doğru sınırları gösterir harita düzenlemeleri istenmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Hal böyle olunca; mahkemece gerekli inceleme ve araştırma yapılmaksızın dosya üzerinden davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 31.01.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.