Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/12131 E. 2014/471 K. 31.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12131
KARAR NO : 2014/471
KARAR TARİHİ : 31.01.2014

MAHKEMESİ : SİLİFKE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/04/2013
NUMARASI : 2008/509-2013/421

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı Sayağzı Köyü çalışma alanında bulunan ve sınırlarını belirttiği taşınmazın tescil harici bırakıldığını öne sürerek imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak adına tescili istemiyle dava açmıştır. Makemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, dosyaya gönderilen davalı Belediyenin cevabi yazısı doğrultusunda taşınmazın G… Irmağı taşkın alanı içinde kaldığı gerekçe gösterilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli değildir. Tescil harici bırakılmış olan yer taşlık, kayalık ve benzeri nitelikte ise böyle bir yerin, emek ve masraf sarfı suretiyle imar-ihya işlemleri tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilmesini ya da ekonomik amaca uygun kullanılmaya başlanılmasını müteakip, kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi suretiyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddeleri hükümlerine göre kazanılması mümkündür. Bir taşınmazın öncesindeki niteliğini, imar-ihyaya konu olup olmadığını veya imar-ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığını belirlemek için en iyi yol hava fotoğraflarıdır. Ne var ki mahkemece hava fotograflarından yararlanılmamıştır. Diğer yandan çekişmeli taşınmaza komşu olduğu anlaşılan tescil harici yer hakkında Silifke Asliye Hukuk Mahkemesinin 1989/861 Esas -2001/499 Karar sayılı dosyası ile şahıslarca tescil davası açıldığı, davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmakta ise de dosyasındaki ilamında kesinleşme şerhinin ya da ilamın tebliğ edildiğine dair tebligat parçalarının bulunmaması sebebiyle söz konusu ilamın kesinleşip kesinleşmediği mahkemesinden ve Tapu Müdürlüğünden sorulmamış, ilam tescil edilmiş ise oluşturulan tapu kaydı ve sınırlarındaki komşu taşınmazlarla gösterir şekilde paftası getirtilmemiş, eldeki davanın konusu olan taşınmaz ile çakışıp çakışmadığı fen bilirkişi raporunda gösterilmemiştir. Zirai ve jeolog bilirkişi tarafından düzenlenen raporda taşınmazın sınırında bulunan Göksu Irmağı ile arasında DSİ tarafından yapılan 4 metre yüksekliğinde sedde olması sebebiyle ırmak taşkın sahası içinde kalmadığı belirtildiği halde seddenin ne zaman yapıldığı, diğer bir anlatımla çekişmeli taşınmazın yapılan sedde ile ırmak taşkın sahasından ne zaman çıktığı belirlenmemiştir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu alanın 1994 yılında yapılan imar planı revizyonu kapsamında kaldığının belirtilmiş ise de söz konusu cevaptan kesinleşmiş bir imar planı bulunup bulunmadığı hususunda tereddüt hasıl olmaktadır. Kesinleşmiş bir imar planı bulunması ve çekişmeli taşınmazın da imar planı içinde kalması halinde, bu tarihe kadar imar-ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı, tamamlanmış ise geriye doğru 20 yıllık zilyetlik süresinin davacı lehine gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi gerekir. O halde öncelikle, Silifke Asliye Hukuk Mahkemesinin 1989/861 Esas, 2001/499 Karar sayılı ilamın kesinleşip kesinleşmediği, mahkemesinden esas defteri üzerinden de araştırma yaptırılmak suretiyle, Tapu ve Kadastro Müdürlüğünden tescile esas fen bilirkişi raporu da eklenmek suretiyle tescil edilip edilmediği, edilmiş ise oluşan tapu kaydı ile komşu parsellerle durumunu gösterir paftası getirtilmeli, DSİ’den çekişmeli taşınmazın sınırında bulunan seddenin hangi tarihte yapıldığı sorulmalı, çekişmeli taşınmazın içinde kaldığı bölgenin imar planının ne zaman yapılıp kesinleştiği belirlenmeli, daha sonra, imar planının kesinleşme tarihinden geriye doğru 20-30 yıl öncesine ait 1/20000 veya 1/25000 ölçekli iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığı’ndan tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilmeli, fotogrametri uzmanı harita mühendisi ya da jeodezi mühendisi bilirkişi aracılığıyla belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle dosya üzerinden inceleme yaptırılarak; çekişme konusu taşınmazın sırası ile değişik tarihlerdeki hava fotoğraflarına göre niteliği gösterilmeli, bu yerde imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi ya da benzer (üzerinde ev vs. gibi muhtesat yapılması gibi) niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, çekişmeli taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla hava fotoğraflarına aktarılmalı, ayrıca harita mühendisi bilirkişiden çekişmeli taşınmaza en yakın kadastro parselleri ile irtibatını gösterecek şekilde rapor aldırılmalı, mahallinde yapılacak keşifte 3 kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulu aracılığı ile taşınmazın niteliği, imar-ihya durumu ve zilyetliği araştırılmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli ve oluşacak çelişkiler giderilmeye çalışılmalı, fen bilirkişisinden çekişmeli taşınmazın hem tesis kadastrosu hem de imar sonucu oluşan geniş harita üzerinde çekişmeli taşınmazı (yukarıda sözü geçen Silifke Asliye Hukuk Mahkemesinin 1989/861 Esas 2001/499 Karar sayılı ilamndaki taşınmazın tapuya tescil edildiğinin belirlenmesi halinde bu taşınmazın da konumu gösterilmek suretiyle) göstermesi istenilmeli, daha sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece, bu hususlar göz ardı edilmek suretiyle ve eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 31.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.