YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12095
KARAR NO : 2014/428
KARAR TARİHİ : 31.01.2014
MAHKEMESİ : MANAVGAT 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/05/2013
NUMARASI : 2011/175-2013/195
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Dava konusu H…Mahallesi’nde kain 1816 ada 1 parsel sayılı 1195 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, S…K… (Beldesi) çalışma alanında yapılan kadastro sonucu tespit harici bırakılmışken, 08.05.1996 tarihinde ihdas suretiyle Hazine adına 1401 sayılı parsel olarak tescil edilen ve bu parselin aynı tarihte şuyulandırmaya tabi tutulması sonucu oluşturulan imar parselidir. Davacılar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile çekişmeli 1816 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı adına tapusunun iptali ile davacılar adlarına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacılar lehine imar-ihya ve zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, çekişmeli taşınmazın S..K… çalışma alanında 1963 yılında başlanıp, 1965 yılında bitirilip, 18.03.1966 tarihinde kesinleşen kadastro çalışmaları sonucunda tescil harici bırakılmışken, 1996 yılında yapılan imar uygulaması sırasında 1401 sayılı parsel olarak 3269 metrekare miktarıyla ve arsa vasfıyla 08.05.1996 tarihinde Hazine adına tescil edildiği ve tabi tutulduğu imar düzenlemesiyle de 1195 metrekare yüzölçümüyle 1816 ada 1 sayılı imar parseli olarak Hazine adına kaydedildiği anlaşılmaktadır. Öte yandan; Mal Müdürlüğü tarafından, …. ada 1 sayılı parselin üzerinde mevcut üç adet yapıdan her biri hakkında davacıların miras bırakanı Kazım, Kazım’ın babası Hasan ile Kazım’ın kardeşleri Mustafa ve Emrullah (Emir) hakkında ayrı ayrı 1996 ila 2000 dönemi itibariyle ecrimisil ihbarnamelerinin tanzim edildiği, adı geçenlerin 18.05.2001 tarihinde, çekişmeli imar parselini satın alma talebiyle anılan idareye müracaat ettikleri, yine Hasan’ın gecekondusu nedeniyle 1986 yılında 2981 sayılı Yasa uyarınca Manavgat Belediyesi’ne başvuruda bulunduğu ve ilgili belgelerin düzenlendiği dosya kapsamıyla sabittir. Diğer yandan; mahkemece yapılan uygulama sırasında dinlenilen yerel bilirkişi ve tanıkların taşınmazın evveliyatı konusunda çelişkili beyanlarda bulundukları halde çelişkiler giderilmediği gibi temin edilen bilirkişi raporlarında da, zilyetliğin başlangıç tarihi itibariyle taşınmazın niteliği açıkça ortaya konulmamıştır. Yine mahkemece, dava konusu taşınmazın ilk defa hangi tarihte imar planı kapsamına alındığı ile davacılar ve miras bırakanları Kazım bakımından belgesiz araştırmaları yapılmamıştır. Bilindiği üzere, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi “orman sayılmayan devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir. İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz” şeklinde hükümler içermektedir. Somut olayda; eldeki dava kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak açılmış, ancak mahkemece yapılan keşifte dinlenilen davacılar tanığı B.. Ş..’in taşınmazın evveliyatının bataklık olduğu yönündeki beyanlarına itibar edilmek suretiyle imar-ihya ve zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle neticeye gidilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, çekişmenin çözümü bakımından, öncelikle dava konusu taşınmazın niteliğinin, farklı bir deyişle zilyetlikle edinebilecek yerlerden olup olmadığı ile zilyetlik öncesi imar-ihyası gereken yerlerden olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi gerektiği kuşkusuzdur. İmar-ihya durumunda ise, taşınmazın ilk imar planına alındığı tarihe kadar 3402 sayılı Yasa’nın 17. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin ortaya konulması gerektiği de tartışmasızdır. O halde, mahkemece yapılacak iş, dava konusu taşınmazın ilk defa hangi tarihte imar planı sınırları içine alındığı ile bu imar planının niteliği ve kesinleşme tarihi saptanmalı ve bu tarihten önceki 20 yılı kapsayacak şekilde beşer yıllık aralıklarla üç adet memleket haritaları ve stereoskopik çift hava fotoğrafları getirtilerek, bu fotoğraflar harita mühendisi ya da jeodezi veya fotogrametri mühendisi bilirkişiye stereoskopla incelettirilmeli, mahallinde uzman bilirkişi kurulu aracılığıyla keşif yapılarak; çekişmeli taşınmazın niteliği ve imar-ihyanın ne zaman tamamlandığı, taşınmaz üzerindeki zilyetliğin süresi ve niteliği konusunda bilimsel verilere dayalı ve ayrıca eski raporlar irdelenmek ve çelişkiler giderilmek suretiyle raporlar alınmalı ve tanıklar ile yerel bilirkişi beyanları denetlenmeli, yine davacılar ile murisleri Kazım bakımından belgesiz araştırması yapılmalı ve davacıların zilyetliğindeki kısımlar saptanmalı, ondan sonra toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir. Noksan incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 31.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.