Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/11172 E. 2013/11741 K. 03.12.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11172
KARAR NO : 2013/11741
KARAR TARİHİ : 03.12.2013

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sonucu … Mahallesi çalışma alanında bulunan 28165 ada 57 parsel sayılı 971,39 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi uyarınca … adına … sınırları dışına çıkarıldığı ve …’un kullanımında olduğu şerhi verilerek, arsa niteliği ile davalı … adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı …, 16.5.2012 havale tarihli dilekçe ile Asliye Hukuk Mahkemesinde, çekişmeli parselin kendi kullanımında olduğunu ileri sürerek lehine zilyetlik şerhi verilmesi istemi ile dava açmıştır. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda davanın görev yönünden reddine ve talep halinde dosyanın Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair verilen görevsizlik kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiş; Sulh Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda ise, davanın askı süresi geçtikten sonra ve genel mahkemede açılamayacağı gerekçesiyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı … tarafından temyiz edilmiştir.
3402 sayılı Yasa’nın, 5831 sayılı Yasa ile eklenen EK 4/1. maddesinde, 6831 sayılı … Kanunu’nun değişik 2. maddesinin (B) bendine göre … … komisyonlarınca … adına … sınırları dışına çıkarılan yerlerin, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı … tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11. maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak … adına tescil edileceği hükme bağlanmıştır. Anılan madde içeriğinde bu şekilde yapılıp kesinleşen tespitler hakkında 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinin uygulanamayacağına ilişkin bir düzenleme de yer almamaktadır. Hal böyle olunca askı ilan süresinden sonra bu nitelikte dava açılamayacağına ilişkin gerekçenin yasal dayanağı bulunmamaktadır. Ne var ki, kullanım kadastrosuna itiraz davalarında davacı tarafın, Hazineye ve varsa taşınmazın fiili kullanıcısı olarak lehine şerh verilen kişilere karşı ispat yükümlülüğü bulunduğundan bu tür davaların çekişmesiz yargı işi olduğundan söz edilemeyeceğine göre davanın Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine girdiği kuşkusuzudur. Somut olayda; davacı tarafça askı ilan süresinden sonra Hazineye ve lehine kullanıcı şerhi bulunan davalı …’a karşı açılan eldeki davaya bakma görevi de Asliye Hukuk Mahkemesine aittir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereğince mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup, bu hususun re’sen gözetilmesi gerekir. Hal böyle olunca; Sulh Hukuk Mahkemesince; görevsizlik kararı verilerek, talep halinde dosyanın görevli … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçe ile işin esasına girilerek hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden tarafa iadesine, 03.12.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.