Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/11155 E. 2014/630 K. 03.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11155
KARAR NO : 2014/630
KARAR TARİHİ : 03.02.2014

MAHKEMESİ : ŞUHUT KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/03/2013
NUMARASI : 2007/90-2013/7

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında Ç.. Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 2.. ada 37 parsel sayılı 587.036,34 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı Z.. F.., irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, 237 ada 37 parsel sayılı taşınmazın 11.01.2013 tarihli fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen kırmızı renkle boyalı bölümünün tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; çekişmeli 237 ada 37 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümünün devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve çekişmeli taşınmazın tamamı hakkında değil, fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümüne yönelik tescil hükmü kurulmuştur. Dosya içeriğinden çekişmeli 237 ada 37 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili olarak birden fazla dava açıldığı, mahkemece açılan davaların Şuhut Kadastro Mahkemesi’nin 2007/63 Esas sayılı dava dosyası ile birleştirildiği ancak karar aşamasında her bir davanın tefrik edildiği, davacı Zekeriya’nın açtığı davaya iş bu 2007/90 Esasında devam edildiği ve tutanak aslının da 2007/63 Esas sayılı dosyada bulunduğu Uyap üzerinde yapılan araştırmada anlaşılmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca, kadastro hakimi taşınmaz malların sınırlarını arazi ve harita üzerinde belirterek hukuki durumlarını tespit etmek suretiyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun öngördüğü tapu sicilini oluşturmak; doğru, uygulanabilir, açık ve infazda tereddüt doğurmayacak nitelikte hüküm kurmakla yükümlüdür. Aynı taşınmaz hakkında birbirinden farklı hükümler kurulması halinde infazda şüphe ve tereddüt oluşacağı, amaçlanan tapu sicilinin tesis edilemeyeceği açıktır. Bu nedenle, kadastro mahkemelerinde, aynı kadastro parseli hakkında açılan davaların birlikte görülmesinde zorunluluk vardır. Hal böyle olunca mahkemece, aynı taşınmaza ilişkin bulunan davaların HUMK’nın 45 ve devamı maddeleri (HMK’nın 166 ve devamı maddeleri) gereğince birleştirilmesine karar vermek gerekirken, ayrı ayrı yargılamaya devam edilerek infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 03.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.