Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/11089 E. 2014/702 K. 04.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11089
KARAR NO : 2014/702
KARAR TARİHİ : 04.02.2014

MAHKEMESİ : ZARA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/11/2012
NUMARASI : 2006/54-2012/156

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında C.. Köyü çalışma alanında bulunan 2… parsel sayılı 7288 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeni ile 1/4 hisse S.. K.., 3/4 hisse A.. B.. adına, 1327, 3750, 5251 ve 5679 parsel sayılı sırasıyla 2100, 4600, 3020 ve 2960 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar aynı nedenle A.. B..adına tespit edilmiştir. Davacı M.. B.., miras yolu ile gelen hakka, paylaşmaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazların adına tescili istemi ile dava açmış, yargılama sırasında taşınmazların müşterek muristen intikal ettiğini ve kendisinin de hak sahibi olduğunu ileri sürmüştür. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacının taksim yapıldığı hususunu ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliğini ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Davacının dava dilekçesinde, çekişmeli taşınmazların ortak muristen kaldığı ve 1958 yılında mirasçılar arasında yapılan taksim sonucunda kendisine verildiğini belirtmiş olduğu halde, yargılama sırasında muris babası Ömer’in mirasçıları arasında yapılan paylaşıma kendisi katılmasına rağmen kardeşi S.. (A..) katılmadığından paylaşmanın geçersiz olduğunu ileri sürmüş olması iyi niyetle bağdaşmaz. Ancak; davacının 1958’den beri taşınmazların kendisine kaldığı iddiası ve kadastro tespitlerinin 1972 yılında yapılmış olması karşısında, mahkemece davacı yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmadığından yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca, doğru sonuca varılabilmesi için yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile fen bilirkişi hazır olduğu halde mahallinde yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte, yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıklarından çekişmeli taşınmazların bütünün öncesinin ne olduğu, kim veya kimler tarafından, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldıkları, kullanan kişiler arasındaki akdi veya irsi ilişkilerin ne şekilde olduğunu, kadastro tespit günü itibariyle kim veya kimler yararına edinme koşullarının oluştuğunu belirleme yönünden gerekli olan hususlar tek tek ve olaylara dayalı olarak sorulup, saptanmaya çalışılmalıdır. Yerel bilirkişi kurulu ve taraf
tanıklarının sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususların göz ardı edilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 04.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.