Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/10125 E. 2014/1037 K. 11.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10125
KARAR NO : 2014/1037
KARAR TARİHİ : 11.02.2014

MAHKEMESİ : ULUKIŞLA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2012
NUMARASI : 2003/33-2012/143

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen gün ve saatte temyiz eden F.. Ü.. vs vekili Avukat M..D.. geldi. Aleyhine temyiz istenilen taraftan gelen olmadı. Gelenin yüzüne karşı duruşmaya başlandı. Sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında K.. Köyü çalışma alanında bulunan 1..ada 2 parsel sayılı 812.500 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı, irsen intikal, pay satışları ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle payları oranında M.. oğlu A.. O.. ve müşterekleri adına tespit ve 29.6.1993 tarihinde tescil edilmiştir. Davacılar F..Ç..ve müşterekleri vekili, 07.02.2003 tarihli dava dilekçesi ile davacıların da kök miras bırakan M.. H.. A.. ’nin mirasçısı oldukları, çekişmeli taşınmazın miras bırakanları M.. H.. Ç.. ’un ve payını satın aldığı kardeşi F.. ‘nın payına karşılık gelen 135416 metrekare bölümünün tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; davacılar tarafından dayanılan belgenin satış senedi değil vekaletname olduğu, dosyaya sunulan vergi kayıtlarının diğer delillerle desteklenmediği ve davanın ispatlanamadığı kabul edilerek karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Hükmün ve kararın kapsamı mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388. maddesi ile halen yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine göre, gerekçeli karar başlığında tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaraları, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerinin bulunması zorunludur. Gerekçeli karar başlığının davalılar bölümünün 2, 3, 4, 5, 11, 17, 23 ve 24. sıralarında adları yazılan Ü.. Ü.. , M.. Y.., F.. Ş.. , H.. O.., H.. G.., M.. G.. , A.. O.. ve A.. O.. r’un dava tarihinden önce öldükleri dosya içinde mevcut veraset ilamları ve nüfus kayıtlarından anlaşıldığı halde, bu kişilerin mirasçılarının gerekçeli karar başlığında gösterilmemelerinde isabet bulunmamaktadır. Yine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendine göre gerekçede; tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuçlar ile hukuki sebeplerinin gösterilmesi zorunludur. Mahkeme kararında bu nitelikte ve dosya ile uyumlu gerekçe yazılmamasında da isabet bulunmamaktadır. Bu isabetsizlikler bozma nedenidir.
Davacılar; çekişmeli taşınmazın M.. H.. oğlu H.. A.. ’den kalıp kendilerinin de H.. A.. mirasçısı olan M.. H.. Ç.. ’un mirasçıları olduklarını, davalılarla birlikte kendilerinin de çekişmeli taşınmazda haklarının bulunduğunu, çekişmeli taşınmazın içinde eskiden beri kendi kullandıkları bölümlerin olduğunu, murisleri Mehmet H.. Ç.. ’un kardeşi F.. ’nın payını satın aldığını bildirerek hisselerine karşılık gelen 135.416 metrekarelik bölümün tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Davalılar A.. O.. ve G.. K.. (G.. ) dışındaki davalılar tarafından davaya cevap verilmemiştir. Taraflar arasında çözülmesi gereken ilk sorun, davacıların murisi olan M.. H.. Ç.. ’un kök muris M.. H.. oğlu H.. A.. ’nin mirasçısı olup olmadığıdır. Dosya içinde örneği bulunan ve bir kısım davalıların murisi H.. O..’a husumet yöneltilerek Ulukışla Asliye Hukuk Mahkemesinden alınmış 08.8.1956 tarihli ve 1956/82 Esas, 125 Karar sayılı ilamında, davacıların murisi M.. H.. Ç.. ve kardeşi F.. , kök muris M.. H.. oğlu H.. A.. ’nin mirasçıları olarak kabul edildikleri halde; bundan önce ve sonra alınmış diğer veraset ilamlarında davacıların murisi M.. H.. Ç.. ve kardeşi F.. ’nın mirasçı olarak gösterilmedikleri anlaşılmaktadır. Bu durumda öncelikle yapılması gereken iş davacılara kök muris M.. H.. oğlu H.. A.. ’nin mirasçısı olduklarını kanıtlamak amacıyla hasımlı veraset ilamı aldırarak durumu aydınlığa kavuşturmak olmalıdır. Davacıların açacakları hasımlı veraset ilamı davası ile mirasçılıklarını ispatlayamamaları halinde davalarının bu nedenle reddi gerekecektir. Davacıların açacakları hasımlı veraset ilamı ile mirasçılıklarını ispatlamaları halinde ise, davacıların 17.5.1954 tarihli ve 3 numaralı tapu kaydının maliki olan kök muris M.. H.. A.. ’nin mirasçıları oldukları ve çekişmeli taşınmaz üzerinde kök muristen gelen haklarının bulunduğu aydınlığa kavuşacaktır. Bundan sonra; mahallinde yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları ve tüm tespit bilirkişileri hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte; taraflar arasındaki ilişkilerin neler olduğu, neden bazı veraset ilamlarında davacıların mirasçı olarak gösterilmedikleri, çekişmeli taşınmazın kim veya kimlerin zilyetliklerinde olduğu, davacıların çekişmeli taşınmaz içinde kullandıkları bildirilen bölümlerin nereleri olduğu, bu kullanımın neye istinaden olduğu, diğer tapu malikleri ile davacılar arasında yapılmış bir taksim olup olmadığı; tapu kaydının tedavüllerinde davacıların paylarının neden gözetilmediği, intikal ve tedavüllerin kimler arasında ve neden olduğu, dinlenen yerel bilirkişi beyanında geçtiği gibi bazı tapu maliklerinden habersiz ve gıyaplarında tedavüllerin yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa taraflar arasındaki ilişkilerin neler olduğu M.. H.. Ç.. ’un kardeşi F.. ’nın payını alıp almadığı gibi hususlar yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıklarından tek tek ve olaylara dayalı olarak sorulup saptanmaya çalışılmalıdır. Yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeye çalışılmalıdır. Keşfe katılacak fen bilirkişisinden keşif ve uygulamaları izleyip denetlemeye olanak verir, çekişmeli taşınmaz üzerinde davacılar tarafından kullanılan bölüm veya bölümlerin sınırları işaretlenmiş ayrıntılı rapor alınmalıdır. Bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için belirlenen 1100.00 TL. vekalet ücretinin aleyhine temyiz olunan taraftan alınarak, kendisini duruşmada vekil ile temsil ettiren temyiz eden tarafa verilmesine,
peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 11.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.