Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/10103 E. 2014/1035 K. 11.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10103
KARAR NO : 2014/1035
KARAR TARİHİ : 11.02.2014

MAHKEMESİ : HİLVAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2013
NUMARASI : 2007/26-2013/28

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen gün ve saatte temyiz eden F.. Ü.. vs. vekili Avukat B.. M.. geldi. Aleyhine temyiz istenilen taraftan gelen olmadı. Gelenin yüzüne karşı duruşmaya başlandı. Sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında K..Köyü çalışma alanında bulunan …/…../…../…./… parsel sayılı değişik yüzölçümündeki taşınmazlar D.. oğlu A.. adına tespit ve 13.05.1975 tarihinde tescil edilmiştir. Hilvan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 16.12.2003 tarihli ve 2003/150 Esas, 2003/163 Karar sayılı ilamı ile tapu kayıtlarındaki “D.. oğlu A..” adının iptali ile “D.. oğlu A..T..” olarak düzeltilerek kaydedilmesine karar verilmekle; 19.03.2004 tarihli intikal, satış ve pay birleştirmeleri ile çekişmeli taşınmazlar davalılar adına tescil edilmiştir. Davacılar F.. ve M. C.. Ü..13.01.2005 tarihli dava dilekçesi ile çekişmeli taşınmazların miras bırakanları A..oğlu D..’ye ait olup tespitlerin yanlışlıkla D.. oğlu A.. adına yapıldığını, davalıların açtıkları isim düzeltme davası ile D.. oğlu A.. adının D.. oğlu A..T..olarak düzeltildiğini, yapılan tespit ve soyisimi düzeltmesinin gerçeği yansıtmadığını bildirerek tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, 14.02.2006 tarihli kararla davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmiş; davacılar tarafından temyiz edilen karar Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 26.12.2006 tarihli ve 2006/4845 Esas, 2006/8175 Karar sayılı ilamı ile dava dilekçesinde bildirilen olaylar ve iddianının ileri sürülüş sonucu iptal ve tescil isteğine ilişkin olduğundan olayda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin isabetsizliği gereğiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar F.. ve M. C.. Ü..vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; davacı tarafa, 17.12.2012 tarihli ziraatçı bilirkişi raporu ile belirlenmiş çekişmeli taşınmazların toplam değeri üzerinden eksik harcın tamamlanması için, 24.01.2013 tarihli oturumda gelecek oturuma kadar süre verildiği, davacı tarafın eksik harcı tamamlamadıkları ve eksik harcı tamamlamamak suretiyle dava şartını yerine getirmedikleri kabul edilerek; davacı tarafın davasının dava şartı yokluğu sebebiyle reddine karar verilmiş ise de; mahkemenin kabul ve değerlendirmesinde isabet bulunmamaktadır. Dava 13.01.2005 tarihinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde açılmış; karar 28.02.2013 tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlükte bulunduğu dönemde verilmiştir. Dava şartları 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. maddesinde açık olarak düzenlenmiştir. Bu madde de sayılan dava şartları arasında harca veya eksik harca ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Bu maddenin (9) bendinde “davacının yatırması gereken gider avansını yatırmış olması” dava şartları arasında sayılmış ise de; gider avansı kapsamına yargı harçlarının dahil olmadığı tartışmasızdır. Zira; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Uygulama Yönetmeliğinin (45.) maddesinin (1.) fıkrasının ikinci cümlesinde gider avansına hangi ücretlerin dahil olduğu açık olarak sayılmıştır. Harca ilişkin düzenleme 6100 sayılı Yasa’nın 120/1. maddesinde yapılmıştır. Buna göre “davacı, yargılama harçları ile Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutar, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.” Dava açarken yatırılması gereken başvuru ve peşin harcın yatırılmaması halinde davanın açılmamış sayılacağı tartışmasızdır. Dava açarken yatırılması gereken peşin harç yatırıldığı halde, bu yatırılan miktarın eksik olduğunun yargılama sırasında anlaşılması halinde ise, Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca işlem yapılmak gerekecektir. Harçlar Kanunu’nun 30. maddesine göre; “muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça devam olunmaz. Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 409’uncu maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” Bu durumda; mahkemece eksik harcın tamamlanması için davacı tarafa gelecek oturuma kadar süre tanınması, eksik harcın tamamlanması halinde yargılamaya devam edilmesi, eksik harcın tamamlanmaması halinde ise mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 409. maddesi yeni 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150. maddesi uyarınca önce dosyanın işlemden kaldırılmasına ve devamında davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır. Davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için belirlenen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak duruşmada kendisini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine,
11.02.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.