Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2012/7774 E. 2012/8721 K. 05.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/7774
KARAR NO : 2012/8721
KARAR TARİHİ : 05.11.2012

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 123 ada 3, 146 ada 2 parsel sayılı 177,53 ve 405,60 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, … Sulh Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduklarından söz edilerek malik haneleri açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Davacı … tarafından davalı … aleyhine … Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan müdahalenin men’i davası davaya konu parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde çekişmeli parsel tutanakları ile dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, davalının el atmasının önlenmesine, çekişmeli parsellerin davacı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davalı tarafın dayandığı tapu kaydının taşınmazlara uymadığı, öncesinin … isimli şahsa ait iken davacının satın aldığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava tespitten önce genel mahkemelere açılan müdahalenin meni davasından gelmektedir. Davacı Kaymakamlığın men kararına konu edilen ev yapmakta olduğu hudutları ve miktarı yazılı yerin satın alma ve zilyetlik nedeniyle kendisine ait olduğunu ileri sürerek davalının müdahalesinin men’ini istemiştir. Hükme konu edilen 146 ada 42 ve 123 ada 3 sayılı parseller bu dava nedeniyle malik haneleri açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiş ise de; Sulh Hukuk Mahkemesine ibraz edilen dava dilekçesi ve davaya konu edilen 08.08.2005 tarihli Kaymakamlık men kararı ve eki krokisi uygulanarak aktarılan men’i müdahale davasının konusunu oluşturan taşınmazlar tam olarak belirlenmemiştir. Davalı …, niza konusu taşınmazın babası …’ye ait olduğunu savunduğu ve malik hanesi açık bulunan taşınmazlarda 3402 sayılı Yasa’nın 30. maddesi uyarınca gerçek hak sahibinin Mahkemece re’sen araştırılması gerektiği halde bu hususta da araştırma yapılmamıştır. Mahallinde 22.06.2006 tarihinde yapılan keşifte davalı tarafın dayandığı, davacı … ile davalının babası … adlarına kayıtlı C.Evvel 1285 tarih ve 155 sıra numaralı tapu kaydından gelen Mayıs 1971 tarih ve 37 sıra numaralı tapu kaydı ve tedavüllerinin niza konusu parseller ile birlikte geniş bir alanı kapsadığı beyan edildiği halde; 20.04.2006 ve 21.04.2010 tarihlerinde yapılan keşiflerde beyanda bulunan yerel bilirkişi ve tanıklar tapu hudutlarını ve tapunun taşınmazlara uyup uymadığını bilememişlerdir. Taşınmazları davacının satın aldığı ve ev yaptığı yönündeki beyanlar bulunduğu gibi, davacı Veli İkinci ile davalının babası …’nin babası…’in satın aldığı ve mirasçılarının zilyet bulunduğu yönünde beyanlar da bulunmaktadır. Mahkemece tapu uygulamasına ve zilyetliğe ilişkin beyanlar yönünden mevcut çekişkiler giderilmeden karar verilmiştir. Eksik inceleme ile karar verilemez. Doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle çekişmeli taşınmazlara komşu bulunan tüm parsellerin kadastro tespit tutanakları ve dayanağı kayıtlar getirtilerek dosya ikmal edildikten sonra taşınmazlar başında elverdiğince yaşlı, taşınmazları iyi bilen ve taraflarla husumeti bulunamayan kişiler arasında seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve fen bilirkişi katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşifte öncelikle, Sulh Hukuk Mahkemesi’ne sunulan dava dilekçesi ve Kaymakamlık men kararı ile eki kroki uygulanarak çekişme konusu taşınmazlar belirlenmeli, yoldan sonra gelen 123 ada 3 sayılı parselin aktarılan davanın konusu olup olmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Bundan sonra, davalı tarafın dayandığı tapu kaydı hudutları tek tek okunup, yerel bilirkişi tarafından, okunan sınırlar zeminde gösterilmek suretiyle uygulanmalı, bilinmeyen hudutların tespiti için tanık dinletme imkanı sağlanmalı, tapu uygulaması yapılırken komşu parsellerin tutanak ve dayanaklarından faydalanılmalı, başka parsellere revizyon görmediği anlaşılan söz konusu tapu kaydının taşınmazlara ait olup olmadığı kesin olarak belirlenmeli, fen bilirkişisinden tapu uygulamasını gösterir ayrıntılı krokili rapor alınmalı, tapu kaydının tüm tedavül malikleri okunarak taşınmazların öncesinin tapu maliklerine ait olup olmadığı, tapu kayıtlarındaki gibi devirlerin yapılıp yapılmadığı, kime ait olduğu, kimden kime ne suretle geçtiği, kim tarafından ne zamandan beri kullanıldığı hususlarında ayrıntılı ve maddi olaylara dayalı bilgi alınmalı; önceki keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ve tanıklar da yüzleştirme yapılmak suretiyle yeniden dinlenerek, beyanlar arasındaki çelişkinin giderilmesine çalışılmalı; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca davanın konusunu oluşturan taşınmazın gerçek malikinin kim olduğunun re’sen araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmeli, davanın kapsamına girmeyen taşınmaz bulunması halinde ise, bu taşınmazın kadastro tutanağının, kadastro işleminin olağan usule göre tamamlanmak üzere kadastro müdürlüğüne iadesine karar verilmesi gerektiği göz önünde tutulmalıdır. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 05.11.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.