Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2012/7681 E. 2012/7619 K. 04.10.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/7681
KARAR NO : 2012/7619
KARAR TARİHİ : 04.10.2012

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Davacı tarafça kadastro ile oluşan tapu kaydının iptali ve tescil istemi ile tapu kaydına dayanılarak açılan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtayca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Yargıtay bozma ilamında özetle; “Davacının dayanağı tapu kaydının çekişmeli taşınmaza komşu olan 150 ada 18 parsel sayılı taşınmaza uygulandığından çekişmeli taşınmazın dayanak tapu kaydının kapsamında kaldığının kabulünde isabet bulunmadığı, çekişmeli taşınmazın kadastro tespiti sırasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalıların murisi adına tespit ve tescil edildiğinden tapu kaydı yanında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine de dayanan davacının, çekişmeli taşınmaz üzerinde adına tespit günü itibariyle zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğunu kanıtlamasının zorunlu olduğu belirtilerek, bu doğrultuda yapılacak araştırma neticesinde ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ve çekişmeli 150 ada 17 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı … adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı … mirasçısı … tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davacının, babasının satın aldığı taşınmaza eklemeli zilyetlik suretiyle davalının haksız el attığı tarihe kadar zilyet bulunduğunun kabulü ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Davalı tarafça daha önce delil ve tanık listesi bildirilmediğine, mahkemece davalı tarafa delillerini hasretmesi için kesin süre verilmediğine göre temyiz eden davalının keşiften sonra delil ve tanık listesi sunmasında usulsüzlük bulunmamaktadır. Davalıya tanıklarını dinletmek için imkan tanınmadan karar tesisi doğru değildir. Diğer taraftan bozma kararında belirtildiği halde bozmadan sonra yapılan keşifteki mahalli bilirkişi ve tanık beyanları yine soyut nitelikte ve çelişkili olup bu çelişkiler giderilmeye çalışılmamıştır. Hal böyle olunca; mahallinde yeniden keşif yapılarak taraf tanıkları ile daha önce beyanlarına başvurulan mahalli bilirkişiler dinlenmeli, özellikle çekişmeli taşınmazın tamamı ya da bir bölümü üzerinde kadastro tespitinin yapıldığı 22/09/1992 tarihine kadar davacı ve davalı tarafın iktisaba yeterli zilyetliklerinin bulunup bulunmadığı tereddütsüz olarak saptanmalı, fen bilirkişisine keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, ispat külfetinin davacı tarafta olduğu hususu da düşünülerek toplanan ve toplanacak tüm deliller değerlendirilip sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece yetersiz araştırma ve uygulama ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 04.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.