Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2012/690 E. 2012/1275 K. 15.02.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/690
KARAR NO : 2012/1275
KARAR TARİHİ : 15.02.2012

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı Hazine Mahkemeye verdiği dava dilekçesiyle Mahkemenin 1994/37-155 karar sayılı kesinleşen dosyasında davaya konu olan 272 parsel sayılı taşınmaz içerisinde 2863 sayılı Yasa’ya göre korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı niteliğinde 2 adet antik kaya mezarı bulunduğunun Kale Sulh Hukuk Mahkemesinin değişik işler 1998/12 sayılı dosyası ile tespit edilmesine karşın kesinleşen dosyada teknik bilirkişi olan … ‘ın kasıtlı olarak keşif rapor ve krokisinde antik kaya mezarlarını 272 parsel sınırları dışında gösterdiğini öne sürerek HMUK’nun 445. maddesi gereğince yargılamanın yenilenmesi yoluyla kesinleşen hükmün kaldırılarak taşınmazın Hazine adına tescilini talep etmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; Hazinenin temyizi üzerine Yargıtay bozma ilamında özetle” bozma doğrultusunda davanın yasal süresinde açıldığının kabulü ile işin esasına girilerek sit haritasının getirtilmesi, mahallinde arkeolog bilirkişi ile keşif yapılması, taşınmazın sit alanında kalıp kalmadığı ve içinde korunması gerekli kültür varlığının bulunup bulunmadığı hususunda rapor alınması, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 11. maddesinin 1. fıkrasının ikinci cümlesinin 30.05.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5663 sayılı Kanunla değişik hükmüne göre koruma kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazların zilyetlik yoluyla iktisap edilmeyeceği ve bu değişikliğin kanunun geçiçi 7. maddesine göre kadastrosu devam eden taşınmazlar ile devam eden davalarda da uygulanacağı hususları ile bu davanın da yargılamanın iadesi davası olmakla birlikte devam eden dava niteliğinde bulunduğu olgusunun göz önünde bulundurulması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine, yetkili ve görevli mahkemenin Demre Kadastro Mahkemesi olduğuna, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın yetkili Mahkemeye gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, kadastroya başlama gününde dava konusu taşınmazın bulunduğu Üçağız Köyünün Kaş İlçesinin sınırları içinde olduğu, ancak daha sonra kurulan Demre İlçesinin idari sınırlarına dahil olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı ile dosyanın Demre Kadastro Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ise de; kabul, dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Dava, yargılamanın iadesi davası olup Kaş Kadastro Mahkemesinin 1994/37 Esas, 1994/155 Karar sayılı ve 19.07.1994 tarihli ilamı davaya konu edilmiştir. Temyize konu karar da Kaş Kadastro Mahkemesince verilmiştir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 378/1 (eski – 448/1) maddesinde “yargılamanın iadesi talebini içeren dilekçenin, kararı veren mahkemece inceleneceği” öngörüldüğü, hükmü veren mahkemenin davayı en iyi şekilde değerlendirebileceği dikkate alındığında yargılamanın iadesi davasını hükmü veren mahkemenin inceleyeceğine ilişkin yasa hükmünü kesin nitelikte ve mutlak bir şekilde anlamak gerekmektedir. İade-i muhakeme konusunda dava kesinleştikten sonra, idari taksimatta veya adli teşkilatta yapılan değişiklik nedeniyle gayrimenkül başka bir Mahkemenin yargı çevresine girse bile hükmü veren Mahkeme yetkili olacağından somut olayda davanın Kaş Kadastro Mahkemesince görülmesi gerekmektedir. Kaldı ki davanın Kaş Kadastro Mahkemesinde görülmesi gerektiğine dair Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14.12.2000 gün 2000/9782-10566 sayılı merci tayinine ilişkin kararı da bulunmaktadır. Hal böyle olunca; gerek Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun amir hükmü gerekse merci tayinine ilişkin Yargıtay kararı göz ardı edilerek yazılı gerekçeyle yetkisizlik kararı verilmesi isabetsiz olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 15.02.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.