YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/68
KARAR NO : 2012/278
KARAR TARİHİ : 26.01.2012
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 138 ada 2 parsel sayılı 4118,01 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve mirasçılarının tespit edilememesi nedeniyle … adına tespit edilmiş, Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olması nedeni ile davalı hale getirilmiştir. … ve … tarafından davalılar … ve … aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan el atmanın önlenmesi davası davaya konu olan parsel Hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle görevsizlik kararı verilerek Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde çekişmeli parsel tutanağı ile dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın reddine, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile 1/4’er pay itibari ile …, … …ve … adlarına tesciline, taşınmaz üzerinde bulunan iki katlı ahşap evin davalılar … ve …’na ait olduğunun beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmaz üzerinde davalı taraf lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme koşullarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; bu değerlendirme dosya kapsamına ve yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir. Dava konusu taşınmazın kadastro tespiti olağan usule göre yapılmış bilahare tespitten önce Asliye Hukuk Mahkemesine açılan el atmanın önlenmesi davasının bulunduğu anlaşıldığından tutanağı davalı hale getirilmiştir. Tespitten önce, davacı tarafından açılan el atmanın önlenmesi davası, görevsizlik kararı ile Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Hal böyle olunca çekişmeli taşınmazın tespitinin 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 5. maddesi hükmüne göre yapıldığı anlaşılmaktadır. Devreden dava kapsamında kalan taşınmazların malikhanelerinin doldurulması hukuken sonuç doğurmayacağı bu şekilde tespiti yapılan taşınmazlar için 3402 sayılı Yasa’nın 30/2. maddesi gereğince re’sen araştırma ilkesinin geçerli olacağı göz önüne alınmalıdır. Yargılama aşamasında irsen intikale dayalı olarak müdahale talebinde bulunan …’nun talebi ara kararı ile “askı ilan süresi içinde mahkemeye başvurmadığı” gerekçesi ile reddedilmiş, nihai kararda karar başlığında gösterilmeyip talebi ile ilgili herhangi bir hüküm oluşturulmamıştır. Öte yandan tespit maliki olarak gösterilen …’ın tüm mirasçılarının davada taraf olması sağlanmamış, taraf teşkili tamamlanmamıştır. Kadastro tespiti öncesinde genel mahkemede dava konusu olan taşınmazlarla ilgili davada aktarılan davanın taraflarıyla birlikte sehven de olsa hak sahibi olarak gösterilen kişi ya da kişilerin taraf olması zorunludur. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle tutanakta tespit maliki olarak gösterilen …’ın verasete esas nüfus aile kayıt tablosu getirtilerek tüm mirasçıları belirlenmeli, ondan sonra davalılar dışındaki mirasçılarına usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ edilmeli, duruşmaya geldiklerinde davaya diyecekleri sorulup saptanmalı, varsa delilleri toplanmalı, daha sonra HUMK’nun 388. maddesi (…297) hükmü gereğince tarafların her biri hüküm başlığında gösterilerek ve her bir hak iddia edenin istemi ile ilgili olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmalıdır. Açıklandığı şekilde taraf teşkili tamamlanmadan, tarafların tümü karar başlığında gösterilmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle, bozma nedenine göre sair yönler incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, 26.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.