Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2012/3960 E. 2012/4942 K. 05.06.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/3960
KARAR NO : 2012/4942
KARAR TARİHİ : 05.06.2012

MAHKEMESİ : ANTALYA 1. İCRA MAHKEMESİ

Ticareti usulüne aykırı terk etmek suçundan sanık …’in, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 337/a maddesi gereğince 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, Antalya 1. İcra Ceza Mahkemesinin 19/02/2009 tarihli ve 2008/1043 esas, 2009/137 sayılı kararını kapsayan dosya aleyhine, Adalet Bakanlığından verilen 24.01.2011 gün ve 2010/5769 sayılı kanun yararına bozma talebini içeren Yargıtay C.Başsavcılığının 07/03/2011 gün ve K.Y.B. 2011/63019 sayılı tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle dosya incelendi.
Tebliğnamede;benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 28/12/2009 tarihli ve 2009/5504 esas, 2009/9066 sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, ticaret şirketleri açısından, bunların müdürleri ve yetkililerinin 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 44. maddesi ile getirilen mal beyanında bulunma yükümlülüğünün bulunmadığı cihetle, sanığın beraati yerine yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğundan anılan hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca bozulması gereğine işaret edilmiştir. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Müşteki vekili şikayet dilekçesi ile ticareti usulüne aykırı terk etmek suçundan sanığın cezalandırılmalarını talep etmiş, Mahkemece sanığın, 2004 sayılı İİK’nun 337/a maddesi uyarınca üç ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, verilen kararın temyiz edilmeksizin kesinleştirilip infaza verilmiş, Antalya C.Başsavcılığının 03/05/2010 tarihli yazısı üzerine, mahkemenin aynı tarihli ek kararı ile, infazın durdurulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.02.2012 tarih ve 2011/505, 509, 513, 21.02.2012 tarih ve 2011/506, 510, 511 ve 621 esas sayılı dosyalarında, ticaret şirketlerinin müdür ve yetkililerinin ticareti terk suçunu işlemelerinin mümkün olduğu yönünde oyçokluğuyla verilen karar doğrultusunda uygulama yapılması Dairemizce de uygun bulunmuş olmakla; ticaret şirket yetkilisi olan sanığa isnat edilen suçun oluşabilmesi için tacirin fiili olarak ticareti terk etmesi ve bu durumu onbeş günlük süre içerisinde kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirmemesi ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini içeren bir mal beyannamesi vermemesinin gerekmesi nedeniyle,somut olayda Antalya Ticaret Sicili Memurluğunun 31.07.2008 tarih ve 18437 sayılı yazısı ile sanığın ticaret sicil memurluğunda borçlu tüzel kişiliğin yetkili temsilcisi olarak kayıtlı olduğu ve halen faaliyetine devam ettiğinin anlaşılması, diğer taraftan Antalya Vergi Dairesi Müdürlüğünün 30.07.2008 gün ve 33956 sayılı yazısında bahse konu şirketin halen faal mükellef olduğu bildirilmiş ise de, 08.08.2008 tarihli zabıta araştırmasında borçlunun ticaret sicil adresini terk ettiği ve yeni adresinin bilinemediğinin anlaşılması karşısında, atılı suçun oluştuğu gözetildiğinde sanığın mahkumiyetine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğname yerinde görülmediğinden kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, dosyanın Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 05.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.