Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2012/3176 E. 2012/3891 K. 30.04.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/3176
KARAR NO : 2012/3891
KARAR TARİHİ : 30.04.2012

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TENKİS

Taraflar arasında görülmekte olan tenkis davası sonucunda verilen hükmün Yargıtayca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı … vekili müvekkilinin murisi, 22.10.2008 tarihinde vefat eden …’in 4.8.1998 tarihinde Gürçeşme Mahallesi 580 ada 280 parselde bulunan 90/196 payını davalı eşi …’e 250.000.000 TL’ye sattığını saklı payını ihlal kastıyla temlikin gerçekleştirildiğini belirterek; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle 8000 TL alacağın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiştir. Davalı, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, satışın muvazaalı olmadığını, davacının saklı payının ihlal edilmediğini temlik dışı terekenin bulunduğunu belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davacının, murisin sağlığında yapılan satıştan haberdar olmadığı ancak 05.11.2008 tarihinde kullandığı izin sırasında bilgi sahibi olduğu, öğrenme tarihinden itibaren 1 yıl içinde tenkis davasının açılmadığı gerekçesiyle hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de, verilen karar dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Davacı … davanın açılış tarihinde ve duruşmada beyanda bulunduğu 12.10.2010 tarihinde hükümlü olduğu gibi cezaevi müdürlüğüne yazılan yazı cevabından 06.02.2011 tarihinde de hükümlü olduğu anlaşılmaktadır. 4721 sayılı TMK’nun 407. maddesinde 1 yıl ve daha üzeri hürriyeti bağlayıcı ceza ile mahkum olan hükümlülerin kısıtlanacağı ve kendilerine bir vasi tayin edileceği amir hüküm olarak yer aldığı” halde mahkemece, davacının fiil (medeni hakları kullanma) ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususu irdelenmeden esasa girilerek davanın, hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Fiil ehliyeti, mahkemece resen dikkate alınması gerekli bir dava şartıdır. O halde; mahkemece öncelikle, davacının fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı, kısıtlı olup olmadığı hususu araştırılmalı, kısıtlı ise ancak vasi tarafından husumete izin alınması koşuluyla bu davanın açılabileceği düşünülmelidir. Mahkemece bu konuda araştırma yapılmadan işin esasına girilerek hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, öte yandan mahkemece davacı tarafın, tenkis davasına konu sağlararası tasarrufu, murisin ölümünden sonra 05.11.2008 tarihinde öğrendiği, buna göre davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle karar verilmiş ise de, mahkemece beyanına itibar edilen davalı tanığı …’in davacının, murisin ölümünden sonraki ikinci izin döneminde
tasarruftan haberdar olduğunu belirtmiş olması ve dosyada … C. Başsavcılığınca, davacının ikinci izin tarihinin 30.03.2000 olduğuna ilişkin yazı cevabının bulunması karşısında bu çelişkiler giderilmeden hüküm kurulmuş olması da isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, 30.04.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.