Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2012/3084 E. 2012/6891 K. 20.09.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/3084
KARAR NO : 2012/6891
KARAR TARİHİ : 20.09.2012

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 322 ada 85 parsel sayılı 5524,86 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 1/2’şer hisse itibariyle davalılar … ve … adlarına tesbit edilmiştir. Davacı … kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava konusu taşınmazın 1/2 hissesinin adına tescili talebiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın açılmamış sayılmasına ve çekişmeli parselin tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı … tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, meşruhatlı davetiye tebliğ edildiği halde davacının ilk oturuma katılmadığı, katıldığı oturumda dahi dava sebep ve delillerini bildirmediği gerekçesiyle Kadastro Kanunu’nun 28/2. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına ilişkin hüküm kurulmuş ise de yapılan değerlendirme dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 28/2. maddesi hükmüne göre gerçek ve tüzel kişilerin dava sebep ve delillerini bildirmeleri dava şartıdır. Dava dilekçesinde dava sebep ve delillerinden hiçbirinin veya her ikisinin bildirilmemiş olması halinde hakim davacıya göndereceği bir davetiye ile sebep ve delillerini bildirmesini tebliğ eder, davacı ilk oturuma kadar dava sebep ve delillerini bildirmez veya ilk oturuma gelip bunları açıklamaz ise hakim davanın açılmamış sayılmasına ve çekişmeli taşınmazın tespit gibi tesciline karar verir. Somut olayda davacı, dilekçesinde, taşınmazın 2500 metrekarelik bölümü üzerinde kendi zilyetliğini ileri sürerek kazandırıcı zamanaşımı ile iktisap nedenine dayanmış, yine dava dilekçesinin delil başlığı kısmında “tespit tutanakları, mahalli bilirkişi ve tanık anlatımları, keşif vs.” demek suretiyle delillerini bildirmiştir. Bu bildirim 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 28/2. maddesinde sözü edilen “deliller” için yeterli bulunmaktadır. Kadastro Mahkemelerinde 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 409. maddesinin (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’un 150. maddesinin) uygulama yeri bulunmadığından davacının duruşmaya katılma zorunluluğu da yoktur. Hal böyle olunca Mahkemece işin esasına girilerek, yöntemince süre verilerek tarafların bildirecekleri tüm deliller toplanıp, çekişmeli 322 ada 85 sayılı parsel başında yöntemince keşif yapılarak, taşınmaz içerisinde davaya konu yerin belirlenmesi ve davalılardan …’nın duruşmadaki kabul beyanı da dikkate alınarak, tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, Mahkemece, 3402 sayılı Yasa’nın 28/2. maddesine yanlış anlam yüklenerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 20.09.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.