Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2012/240 E. 2012/9765 K. 22.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/240
KARAR NO : 2012/9765
KARAR TARİHİ : 22.11.2012

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 114 ada 13 parsel sayılı 5816.22 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeni ile, 116 ada 46 parsel sayılı 42180.55 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz vergi kaydı, satın alma, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeni ile, 116 ada 49, 122 ada 58 ve 70, 131 ada 12 ve 13, 148 ada 8 ve 28 parsel sayılı 11534.36, 10630.73, 6862.50, 25624.35, 9875.47, 3025.10 ve 8060.26 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar irsen intikal, taksim, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve hibe nedeni ile davalı …, 167 ada 3 parsel sayılı 705.40 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeni ile ve eşit paylarla davacı ve davalı … adına tespit edilmiş, beyanlar hanesine üzerinde bulunan binaların …’ye ait olduğu şerhi verilmiştir. Davacı … Börekçi, taşınmazların miras bırakan babası…’den intikal ettiği iddiası ile kendi payının adına tescili ve 167 ada 3 sayılı parsel üzerindeki ev ve müştemilatın ortak olarak adına yazılması istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda 167 ada 3 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki davanın reddine, tespit gibi tesciline, 114 ada 13, 116 ada 46 ve 49, 122 ada 58 ve 70, 131 ada 12 ve 13, 148 ada 8 ve 28 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki davanın kabulüne, taşınmazların kadastro tespitlerinin iptalleri ile eşit paylarla davacı ve davalı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre 167 ada 3 parsel sayılı taşınmaz yönünden davacı vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
2-Dava konusu 114 ada 13, 116 ada 46 ve 49, 122 ada 58 ve 70 131 ada 12 ve 13, 148 ada 8 ve 28 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davalının temyiz itirazlarına gelince; davacı taşınmazların babası…’den miras yolu ile intikal ettiğini beyan ederek miras payının adına tescilini talep etmiş, davalı taraf ise babası İbrahim’in sağlığında taşınmazları devir ve hibe senedi ile kendisine devrettiğini savunmuştur. Mahkemece davalı tarafça senedin yapıldığına dair delil ibraz edilmediği, senette adı geçen kişilerin davalı tarafça tanık olarak gösterilip dinletilmediği, davalı ve kök muris arasında senet düzenlenmediği ve senedin davalı tarafça tek taraflı olarak düzenlendiği kabul edilmek sureti ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Davalı savunmasında babası İbrahim’in taşınmazları kendisine hibe ettiğine dayanmış buna ilişkin 05.03.1980 tarihli hibe ve zilyetliğin devri senedi başlıklı şekil şartları mevcut belgeyi sunmuştur. Davanın çözümü yönünden sunulan bu belge önem taşımasına rağmen imzası bulunan tanıklar, muhtar ve azalar çağrılarak tanık sıfatı ile dinlenmediği gibi, tespite aykırı sonuca varıldığı halde tespit bilirkişilerinin tümü de tanık sıfatı ile dinlenmemiştir. Doğru sonuca varılabilmesi için; taşınmazların başında yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ile tüm tespit bilirkişileri ve davalı tarafından delil olarak dayanılan 05.03.1980 tarihli senette imzası bulunan muhtar, azalar ve tanıklar huzuru ile yeniden keşif yapılmalıdır. Keşifte senette geçen taşınmazların hangi parsellere isabet ettiği tespit edilerek senet tanıklarından miras bırakan İbrahim’in sağlığında taşınmazları davalı …’ye bağışlayarak zilyetliğini devredip etmediği, bir başka ifade ile, taşınmazların İbrahim’in terekesine dahil olup olmadığı, hangi tarihten itibaren kim tarafından kullanıldığı sorulup, maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, tespit bilirkişilerinin tamamı tanık sıfatı ile dinlenmeli, beyanlar arasında çelişki meydana geldiğinde yöntemince çelişki giderilmeli, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 12.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.