Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2012/2285 E. 2012/4187 K. 09.05.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/2285
KARAR NO : 2012/4187
KARAR TARİHİ : 09.05.2012

MAHKEMESİ : ADANA 3. İCRA MAHKEMESİ

Alacaklısını zarara uğratmak kastiyle mevcudunu eksiltmek suçundan sanık …’ın İİK’nun 331, TCK’nun 50. maddeleri gereğince 3.700,00 TL adli para cezasi ile cezalandırılmasına karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde sanık müdafii tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Adana 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/972 esas sayılı istihkak davasının karar başlığında dava tarihi 23.12.2009 olup şikayet tarihinin de 22.02.2010 olması nedeniyle şikayetin süresinde olduğunun kabulünün gerekmesi karşısında Yargıtay C.Başsavcılığının tebliğnamedeki bu yönlü bozma istemine iştirak edilmemiştir.
Ancak; Tebligat Kanununun 35. maddesinde “adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshasının eski adrese ait binanın kapısına asılacağı ve asılma tarihinin tebliğ tarihi sayılacağı” hükme bağlanmış olup, somut olayda, şikayete dayanak yapılan Adana 1. İcra Müdürlüğünün 2009/3567 Esas sayılı dosyasında ödeme emrinin tebliği için mernis adresi dışındaki şikayetçi vekili tarafından gösterilen “… Mahallesi 42109 Sokak No:20/A …/Adana” adresine çıkarılan tebligatın, sanığın bu adresten taşınmış olması sebebi ile iade edilmesine rağmen, aynı adrese Tebligat Kanununun 35. maddesine göre 15.07.2009 ve 24.07.2009 tarihlerinde tebligat yapıldığı, şikayetçi vekilince bildirilen sanığın adresine tebligatın çıkarıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan Tebligat Kanunu hükümlerine göre daha önce usulüne uygun bir şekilde yapılmış tebligat olmadan Tebligat Kanununun 35. maddesine göre çıkarılan tebligat usulsüz olup, ödeme emrinin tebliğ edildiğinden söz edilemeyecek olmasına göre takip kesinleşmeden şikayette bulunulduğunun kabulü zorunludur. Hal böyle olunca, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabule göre de;
1- İİK’nun 331/1. maddesine göre “Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu; alacaklısını zarara sokmak maksadıyla, mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak, telef ederek veya kıymetten düşürerek hakiki surette yahut gizleyerek muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirerek veya asıl olmayan
./…

2012/2285-4187 SH.2

borçlar ikrar ederek mevcudunu suni surette eksiltirse, aleyhine aciz belgesi aldığını veya alacaklı alacağını alamadığını ispat ettiği takdirde, altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.” şeklindeki düzenleme dikkate alındığında atılı suçun oluşabilmesi için alacaklıya zarar vermek amacıyla yapılan satışın gerçek bir satış olmayıp suni bir satış olması gerekmektedir. Hal böyle olunca, şikayete konu aracın noterde Mustafa Gülümsek isimli şahsa satılması üzerine alacaklı tarafından araç üzerine konulan haczin, satın alan tarafından açılan istihkak davasının Adana 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 11.02.2010 tarih ve 2009/672 Esas, 2010/98 sayılı kararı ile kabul ile sonuçlandığı dikkate alındığında, satışın suni değil, gerçek olduğunun kabulünün gerekmesi nedeniyle sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,
2- Hükmün esasını oluşturan ve tefhimle geçerlilik kazanan kısa kararda, dava ve cezanın İİK’nun 354. maddesinde yazılı sebeplerden düşeceği hususunda hüküm kurulmamasına rağmen, gerekçeli kararda kurularak hükmün karıştırılması,
3- Hapis cezasından çevrilen adli para cezası ile gün para cezasından çevrili adli para cezalarının ödenmemesinin hukuki sonuçlarının farklı olmasına ve 5237 sayılı TCK’nunda cezaların içtimaı müessesesinin düzenlenmemesine rağmen, hükmedilen adli para cezalarının toplanmasına karar verilmesi,
İsabetsiz olup, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle hükmün kısmen istem gibi BOZULMASINA, 09.05.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.