YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/8134
KARAR NO : 2011/8225
KARAR TARİHİ : 30.11.2011
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ
Davacı tarafça genel kadastro ile oluşan tapu kaydının iptali ve tescil istemi ile tapu kaydına dayanılarak açılan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtayca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Dava konusu 194 ada 5 parsel sayılı 2172.10 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro sırasında tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle … adına tespit edilmiş, tespite itiraz davası sonunda Kadastro Mahkemesinin 2001/9-2001/35 sayılı ve 30.11.2001 tarihli ilamı taşınmazın 1524.10 metrekare yüzölçümü ile … adına tesciline, 04.06.2002 tarihinde kesinleşerek taşınmaz davalı … adına tescil edilmiştir. Davacı …, adına tespit ve tescil edilen 194 ada 6 sayılı parselin eski tapu kaydına göre miktarının eksik tespit edildiğini ileri sürerek eksik olan 130.84 metrekarelik bölümün 194 ada 5 sayılı parselden tamamlanarak 6 sayılı parsele ilavesi istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin 18.07.1997 tarihinde kesinleştiği, davanın 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, bu kabul dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. 194 ada 5 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağı her ne kadar 19.06.1997 ve 17.07.1997 tarihleri arasında askı ilanına alınmış ise de, bu süre içerisinde davacı Sabahattin Çiltepe tarafından açılan tespite itiraz davası nedeniyle tutanak kesinleşmemiş; dava sonunda taşınmazın 1524,10 m2 yüzölçümü ile … adına tesciline ilişkin kadastro mahkemesinin 2001/9-35, Esas Karar sayılı ve 30.11.2001 günlü kararı, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 2002/1546-2624 Esas, Karar sayılı ve 09.04.2002 günlü ilamı ile onanarak, 04.06.2002 tarihinde kesinleşmiş ve taşınmaz bu tarihte davalı … adına tespit edilmiştir. Bu durumda 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde öngörülen kesinleşme tarihi, 04.06.2002 olup, davacı tarafından 08.11.2007 tarihinde açılan davada 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Hal böyle olunca davanın süresinde açılmış olması nedeniyle tarafların iddia ve savunmaları ile ilgili delilleri toplanıp değerlendirilerek davanın esasına ilişkin hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 30.11.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.