Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2011/7274 E. 2011/8648 K. 08.12.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/7274
KARAR NO : 2011/8648
KARAR TARİHİ : 08.12.2011

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
KANUN YOLU : TEMYİZ

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 106 ada 4 parsel sayılı 10808,41 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, toprak tevzii komisyonunca oluşturulmuş Hazine’ye ait tapu kaydı kapsamında kaldığı ve …’nın işgalinde olduğu belirtilerek davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacılar …, … ve …, satın almaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 9413,22 metrekarelik bölümün davacılar adına mülkiyetinin tespiti ile davalı Hazine adına tapuya tesciline, aynı fen bilirkişi rapor ve krokisinde (B) harfi ile gösterilen 1395,19 metrekarelik bölümün yeni bir parsel numarasıyla tarla niteliğiyle 1/3 pay oranında davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı tarafın dava konusu taşınmaz üzerinde evveline uzanan ve doğru temele dayanan tapu kayıtlarının bulunduğu, bu kayıtlara itibar edilmese bile Hazine tapu kaydının 1963 yılında oluşumundan önce davacı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 46. maddelerinde düzenlenen edinme koşullarının oluştuğu kabul edilerek karar verilmiş ise de, mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgede 1963 yılında 53 numaralı toprak komisyonunca çalışma yapılmıştır. Dosya içinde bulunan 11-17.06.1963 tarihli belirtmelik tutanağına göre, 12 numaralı parselin kadim köy merası olduğu, 5 numaralı parselin ibraz edilen sabit hudutlu kayıtlarla sahibine ait olduğu açıklandıktan sonra; 1, 2, 3, 4, 6, 7, 8, 9, 10 ve 11 numaralı parsellerin hizalarında yazılan tapu ve vergi kayıtlarının zemin üzerindeki hudutlarının tespitine imkan olmadığından tefriklerinin mümkün olmadığı, ölçü neticesinde tespit edilen ve sabit görülen hudutlar tarafından miktarları kadar yerin ayrılacağı belirtilmiştir. Tablendikatifte pafta 31 KL. 14 sayılı parsel altında sahibi … … Varisleri-Hazine, 164.500 metrekare olarak belirtilmiş ve bu parsel 36 ve 37 sayılı parsellere ifraz edilmiştir. İfrazen oluşan 36 sayılı komisyon parseli 1.Teşrin 320 sayılı tapu kayıtları ve 8 tahrir nolu vergi kaydı ile 110.000 metrekare olarak tarla vasfıyla … ve … vereseleri adına, 37 sayılı parsel ise Hazine adına gösterilmiştir. Çekişmeli taşınmaza komşu olan ve fen bilirkişi raporunda aynı tevzi parseli kapsamında kalan 106 ada 3 parsel
sayılı taşınmaz ile çekişmeli taşınmaza komşu 105 ada 29 parsel sayılı taşınmaza uygulanan 12.10.1963 tarih ve 109 sıra numaralı tapu kaydı 4753 sayılı Yasa ile 17 sayılı parsel olarak oluşturulmuştur. Tablendikatifte 2, 3, 4, 5, 6, 7, 9 ve 18 sayılı tevzi parselleri mera vasfıyla orta malı olarak bırakılmıştır. Dağıtım cetvelinin incelenmesinden hem kişilere, hem Hazineye, hem de orta malı mera olarak dağıtılmış taşınmazlar olduğu anlaşılmaktadır. Davacılar vekili tarafından irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak dava açılsa da, yargılama sırasında toplanan delillere göre çekişmeli taşınmazın bulunduğu köydeki taşınmazların öncesinde belirtmelik tutanağında belirtilen tapu kayıt maliklerine ait iken, zaman içinde satışlarla davacılara geçtiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, çekişmeli taşınmaza komşu olan 106 ada 3 ve 105 ada 29 parsel sayılı taşınmazlara uygulanan Hazineye ait 12.10.1963 tarih 109 numaralı tapu kaydının kapsamında kalan taşınmazların öncelerinin ne olduğu, aynı adalara bitişik mera olarak tespitleri yapılmış taşınmazlardan nasıl ayrıldıkları, öncelerinin mera olup olmadığı; toprak tevzi komisyonunca kişilere ait tapu kayıtlarına miktarınca kapsam tayin edilip edilmediği ve miktarınca kapsam tayin edilmişse bu taşınmazların akibetlerinin ne olduğu; kişilere ait tapu kayıtlarının zemine uygulanma ve çekişmeli taşınmazları kapsama imkanının olup olmadığı tartışılıp değerlendirilmeden ve Toprak Tevzii Komisyonunca oluşturulan ve … ve … vereseleri için belirtilen 36 sayılı parselin kapsamında kalan taşınmazlara ilişkin tutanak örnekleri getirtilip incelenmeden karar verilmiştir. Eksik araştırma, inceleme ve uygulama ile karar verilemez. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için toprak tevzi komisyonu çalışmaları sonucunda oluşmuş dağıtım haritası ile dağıtım sonucu oluşmuş tüm kayıtlar dosya içine getirtildikten sonra mahallinde, komşu köylerde oturan ve davada yararı bulunmayan elverdiğince yaşlı kişiler arasında seçilecek üç kişiden oluşacak yerel bilirkişi kurulu ve tarafların aynı şekilde bildirecekleri tanıkları, sağ olan tüm belirtmelik bilirkişileri ve ihtiyar heyeti üyeleri ile tüm kadastro tespit bilirkişileri, üç kişiden oluşacak ziraatçı bilirkişi kurulu ve üç kişiden oluşacak fen bilirkişi kurulu hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte, öncelikle kişilerin dayanağını oluşturan T.evvel 1289 tarih 21 numaralı sicilden gelen tapu kayıtlarının ve 1937 tarih 8 tahrir numaralı vergi kaydının kapsamında kaldığı kabul edilerek bırakılan yerlerin nereleri olduğu belirlenmelidir. Kişiler tarafından T.evvel 1289 tarih 21 numaralı sicilden harici satın alma ve temliklerle gelen haklara da dayanılması nedeniyle bu tapu kayıtlarının gerçek kapsamlarının neresinin olduğunu belirlemek amacıyla, bu kayıtların köyü, mevkii ve tüm sınırları tek tek okunarak mahalline uygulanmaya çalışılmalı, bilinemeyen hudutlar konusunda taraflara tanıkla kanıtlama olanağı tanınmalıdır. Ayrıca kişilerce zilyetliğe dayanılması nedeniyle çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, kimler tarafından hangi tarihten beri ne şekilde kullanıldığı, öncesinin mera olup olmadığı ve mera olan taşınmazlardan ne şekilde ayrıldıkları gibi hususlar da tek tek ve olaylara dayalı olarak yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulup saptanmaya çalışılmalıdır. Yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeli, tespite aykırı sonuca ulaşılması halinde tüm tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek aykırılığın giderilmesine çalışılmalıdır. Sağ olan belirtmelik bilirkişileri ve ihtiyar heyeti üyelerinden toprak tevzi komisyonu çalışmaları ile taşınmazların önceleri hususunda bilgi alınmalıdır. Dinlenecek bilirkişi ve tanık sözleri, Hazine dayanağı 12.10.1963 tarih 113 numaralı tapu kaydının uygulandığı taşınmazlar bir bütün olarak düşünüldüğünde, bu bütünü çevreleyen komşu taşınmazların dayanaklarını oluşturan kayıtlar dosya içine getirtilerek keşifte uygulanmak suretiyle denetlenmelidir. Taşınmaz hakkında keşif gözlemi tutanağa geçirilmelidir. Keşfe katılacak ziraatçı bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmaz ile aynı kayıt
kapsamında kalan taşınmazların tarımsal niteliğini bildirir, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı değerlendirmeyi içerir, çekişmeli taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini açıklar, çekişmeli taşınmazın öncesinin mera olup olmadığı ve bütüne komşu mera parsellerinden nasıl ayrıldıklarını irdeler, gerektiğinde çektirilecek fotoğraflarla desteklenmiş, ayrıntılı, bilimsel verilere dayalı rapor alınmalıdır. Keşfe katılacak fenni bilirkişi kurulundan keşif ve uygulamayı izleyip denetlemeye olanak verir, yerel bilirkişi ve tanıklarca gösterilen sınırlar işaretli, toprak tevzi dağıtım haritası, kamulaştırma haritası ve kadastro paftasını çakıştırmalı şekilde ve gerektiğinde mera parselleri ile aynı kayıt kapsamında kalan taşınmazların konumlarını yan kesit krokisi ile gösteren ayrıntılı rapor alınmalıdır. Bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek; öncelikle Hazine ile kişiler arasında çekişmeli taşınmaz bir bütün olarak düşünüldüğünde, komşu taşınmazlara ilişkin mera çekişmesi olduğu da gözetilerek, bütünün içindeki taşınmazlar yönünden aralarında fiili ve hukuki irtibat olması nedeniyle davaların birleştirilerek görülmesi gereği değerlendirilmelidir. Taşınmaz yönünden, dayanak kayıtların kapsamında kalıp kalmadıkları ile taşınmaz hakkında kişiler yararına edinme koşullarının oluşup oluşmadığı tartışılıp değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 08.12.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.