YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/616
KARAR NO : 2011/1973
KARAR TARİHİ : 19.04.2011
MAHKEMESİ : … KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen gün ve saatte temyiz eden K.. K.. geldi. Aleyhine temyiz istenilen taraftan gelen olmadı. Gelenin yüzüne karşı duruşmaya başlandı. Sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “Davacılar vekilinin 24.09.2007 tarihinde “… Kadastro Mahkemesine sunulmak üzere … Asliye Hukuk Hakimliğine dava dilekçesi sunduğu, bu dava dilekçesinde 18 adet davalının ismini sayarak çok sayıda parsel hakkında kadastro tespitine itiraz ettiği, aynı tarihte dilekçenin … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimi tarafından havalesinin yapıldığı, davacılar vekilince dava dilekçesinin harçlandırıldığı ve duruşma günü tebligatları ile dosyanın gönderilmesi için gerekli posta giderleri ödenerek evrakın … Kadastro Mahkemesine gönderildiği anlaşılmakla davanın 24.09.2009 tarihinde açılmış olduğunun kabulünde zorunluluk bulunduğu; bu dava dilekçesi kapsamında kalan kadastro tutanaklarının kesinleştiğinden söz edilemeyeceği gibi, tutanakların kesinleştirilerek tapuya tescil edilmiş olmasının da hukukça değer taşımadığı; davanın esasına girilerek iddia ve savunmalar doğrultusunda araştırma yapılarak davanın esastan çözümlenmesi, kabule göre de; Kadastro Mahkemesinin görevsizliğine ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekirken taraflar açısından kesin hüküm doğuracak şekilde davanın reddine karar verilmesinin de isabetsiz olması nedeniyle hükmün bozulması” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli … ada …, … ada …, … ve … parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tescillerine karar verilmiş; hüküm, davacı K.. K.. tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; davacının dayanağını oluşturan belgenin uygulamaya elverişli olmadığı, davacı tarafın bu belgede adı geçen … ile irsi ilişkisini kanıtlayamadığı gibi çekişmeli taşınmazlar üzerinde zilyetliğinin de bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacının dayanağını oluşturan belgenin niteliğinin ne olduğu belirlenmediği gibi, yöntemince mahalline uygulanarak kapsamı da belirlenmemiştir. Eksik araştırma, inceleme ve uygulama ile karar verilemez. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için; öncelikle davacının dayanağını oluşturan ve dosya içinde 1951 tarihli noter tercümesi bulunan 1174 tarihli belgenin niteliği konusunda tapu işlerinden anlayan üç kişilik bilirkişi
kurulundan, belgenin oluşturulduğu tarih de gözetilerek, bu tür belgelerin resmi defter ve sicillere aktarılıp aktarılmadığı, aktarılmışsa bu kayıtlara nasıl ulaşılacağı ile dayanılan belgenin zilyetlik belgesi mi, yoksa mülkiyet belgesi niteliğinde mi olduğu hususlarında ayrıntılı rapor alınmalıdır. Bu belgenin resmi defter veya sicillere aktarılmış olduğunun saptanması halinde bu yolla oluşan kayıtlar da tüm tedavülleri ile ilgili dairesinden getirtilmelidir. Davacının açtığı ve halen derdest olduğu anlaşılan veraset davasının sonucu beklenerek, veraset ilamı da dosya içine getirtilerek dosya tamamlandıktan sonra, komşu köylerde oturan ve davada yararı bulunmayan elverdiğince yaşlı kişiler arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları hazır olduğu halde mahallinde yeniden keşif yapılmalıdır. Keşifte, davacının dayanağını oluşturan belgedeki tüm sınırlar tek tek yerel bilirkişiler ve tanıklara okunarak gösterecekleri sınırlar uzman fen bilirkişisine geniş sınırlı pafta üzerinde işaret ettirilmeli ve dayanılan belgeye konu taşınmazın kapsamı belirlenmeli, bu konuda uzman fen bilirkişisinden denetime elverişli rapor alınmalıdır. Aynı şekilde; yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından, çekişmeli taşınmazların öncelerinin ne olduğu, kim tarafından hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldıkları, zilyetliklerinin kimden kime hangi akdi veya irsi ilişkilerle geçtiği, davacı tarafın taşınmazlar üzerinde zilyetliklerinin olup olmadığı davacı taraf ile davalılar arasında herhangi bir akti veya irsi ilişki bulunup bulunmadığı hususlarında olaylara dayalı ve ayrıntılı bilgi alınmalıdır. Özellikle, 27.08.2010 tarihli keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında çekişmeli taşınmazlar üzerinde son dönemde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresi konularında doğan çelişkiler de gözetilerek, doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli, kadastro tespitlerine aykırı sonuçlara ulaşılması halinde de, tüm tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek aykırılıkların giderilmesine çalışılmalıdır. Aynı yönteme uygun olarak, varsa bazı davalıların dayanaklarını oluşturan kayıtlar da mahalline uygulanarak, kapsamları belirlenmelidir. Bundan sonra, davacının dayanağını oluşturan belgenin niteliği ve kapsamı, aynı belgede adı geçen …’ın mirasçılarının kimler olduğu, çekişmeli taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresi, varsa tarafların arasındaki akdi veya irsi ilişkiler, varsa davalıların dayanağını oluşturan kayıtların niteliği ve kapsamları ayrı ayrı tartışılıp değerlendirilmelidir. Çekişmeli taşınmazlar üzerinde davacı tarafın bu belge veya zilyetliğe dayalı, korunmayı gerektirir üstün bir hakkının bulunup bulunmadığı, söz konusu belgenin tapu kaydı niteliğinde olduğunun anlaşılması halinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13/B-c maddesi uyarınca hukuki değerini koruyup korumadığı, aynı nedene dayanılarak açılacak davalardan biri hakkında verilecek hükmün, diğerlerini de etkileyeceği göz önüne alınarak davaların birlikte görülmesi gerekip gerekmediği de değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsiz, davacı K.. K..’ın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 19.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.