YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/4799
KARAR NO : 2011/3521
KARAR TARİHİ : 14.06.2011
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 102 ada 4 parsel sayılı 28542.85 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı nedeniyle davalı … adına tespit edilmiştir. Davacılar … ve müşterekleri, yasal süresi içinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ve çekişmeli 102 ada 4 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen bölümün tespit gibi tesciline, bu bölüm üzerinde davacıların mülkiyetinin tespitine, fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen bölüm dışında kalan bölümün ise davacılar … ve müşterekleri adlarına payları oranında tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacıların dava konusu taşınmaz üzerinde evveline uzanan ve doğru temele dayanan tapu kayıtlarının bulunduğu, bu kayıtlara itibar edilmese bile Hazine tapu kaydının 1963 yılında oluşumundan önce davacı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 46. maddelerinde düzenlenen edinme koşullarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de, mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgede 1963 yılında 53 numaralı toprak komisyonunca çalışma yapılmıştır. Dosya içinde bulunan 17.06.1963 tarihli belirtmelik tutanağına göre, 12 numaralı parselin kadim köy merası olduğu, 5 numaralı parselin ibraz edilen sabit hudutlu kayıtlarla sahibine ait olduğu açıklandıktan sonra; 1, 2, 3, 4, 6, 7, 8, 9, 10 ve 11 numaralı parsellerin hizalarında yazılan tapu ve vergi kayıtlarının zemin üzerindeki hudutlarının tespitine imkan olmadığından tefriklerinin mümkün olmadığı, ölçü neticesinde tespit edilen ve sabit görülen hudutlar tarafından miktarları kadar yerin ayrılacağı belirtilmiştir. Toprak Tevzi Komisyonu çalışmaları sonucunda oluşmuş dağıtım haritası dosya içinde bulunmadığı gibi, mahallinde yapılan keşfe katılan uzman fen bilirkişisi tarafından, dağıtım haritası ile kadastro paftasını çakıştırmalı şekilde gösteren kroki düzenlenmemiştir. Ancak, uzman fen bilirkişi tarafından dosyaya sunulan rapor ve eki krokide çekişmeli taşınmazın 17 numaralı dağıtım parseli sınırları ile bu nedenle Hazine adına oluşmuş 12.10.1963 tarih 109 numaralı tapu kaydının kapsamında kaldığı bildirilmiştir. Sadece 1 ila 26 numaralı taşınmazları gösteren ilk sayfaları dosya içinde bulunan dağıtım cetvelinin, ilk sayfasının incelenmesinden hem kişilere, hem Hazineye, hem de orta malı mera olarak dağıtılmış taşınmazlar olduğu anlaşılmaktadır.
Davacılar vekili tarafından irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak dava açılsa da, yargılama sırasında toplanan delillere göre çekişmeli taşınmazın bulunduğu köydeki taşınmazların öncesinde belirtmelik tutanağında belirtilen tapu kaydı maliklerine aitken, zaman içinde satışlarla davacılara geçtiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, Hazineye ait 12.10.1963 tarih 109 numaralı tapu kaydının kapsamında kalan taşınmazların öncelerinin ne olduğu, aynı adalara bitişik mera olarak tespitleri yapılmış taşınmazlardan nasıl ayrıldıkları, öncelerinin mera olup olmadığı; toprak tevzi komisyonunca kişilere ait tapu kayıtlarına miktarınca kapsam tayin edilip edilmediği ve miktarınca kapsam tayin edilmişse bu taşınmazların akibetlerinin ne olduğu; kişilere ait tapu kayıtlarının zemine uygulanma ve çekişmeli taşınmazları kapsama imkanının olup olmadığı tartışılıp değerlendirilmeden karar verilmiştir. Eksik araştırma, inceleme ve uygulama ile karar verilemez. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için toprak tevzi komisyonu çalışmaları sonucunda oluşmuş dağıtım haritası ile dağıtım sonucu oluşmuş tüm kayıtlar dosya içine getirtildikten sonra mahallinde, komşu köylerde oturan ve davada yararı bulunmayan, elverdiğince yaşlı kişiler arasında seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve tarafların aynı şekilde bildirecekleri tanıkları, sağ olan tüm belirtmelik bilirkişileri ve ihtiyar heyeti üyeleri ile tüm kadastro tespit bilirkişileri, üç kişiden oluşacak ziraatçı bilirkişi kurulu ve üç kişiden oluşacak fen bilirkişi kurulu hazır olduğu halde mahallinde yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte, öncelikle kişilerin dayanağını oluşturan T.evvel 1289 tarih 21 ila 25 numaralı sicillerden gelen tapu kayıtlarının kapsamında kaldığı kabul edilerek maliklerine bırakılan yerlerin neresi olduğu belirlenmelidir. Kişiler tarafından T.evvel 1289 tarih 21 ila 25 numaralı sicillerden harici satın alma ve temliklerle gelen haklara da dayanılması nedeniyle bu tapu kayıtlarının gerçek kapsamlarının neresi olduğunu belirlemek amacıyla, bu kayıtların köyü, mevkisi ve tüm sınırları tek tek okunarak mahalline uygulanmaya çalışılmalı, bilenemeyen hudutlar konusunda taraflara tanıkla kanıtlama olanağı tanınmalıdır. Ayrıca kişilerce zilyetliğe dayanılması nedeniyle çekişmeli taşınmazların ayrı ayrı öncelerinin ne olduğu, kimler tarafından hangi tarihten beri ne şekilde kullanıldıkları, öncelerinin mera olup olmadığı ve mera olan taşınmazlardan ne şekilde ayrıldıkları gibi hususlar da tek tek ve olaylara dayalı olarak yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulup saptanmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeli, tespite aykırı sonuca ulaşılması halinde tüm tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek aykırılığın giderilmesine çalışılmalıdır. Sağ olan belirtmelik bilirkişileri ve ihtiyar heyeti üyelerinden Toprak Tevzi Komisyonu çalışmaları ve taşınmazların öncesi hususunda bilgi alınmalıdır. Hazinenin dayanağı 12.10.1963 tarih 109 numaralı tapu kaydının uygulandığı taşınmazlar bir bütün olarak düşünüldüğünde, bu bütünü çevreleyen komşu taşınmazlar dosya içine getirtilerek, dayanaklarını oluşturan kayıtlar ile yerel bilirkişi ve tanık sözleri, denetlenmelidir. Mahkemenin her bir taşınmaz hakkındaki gözlemi keşif tutanağına geçirilmelidir. Keşfe katılacak ziraatçı bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmaz ile aynı kayıt kapsamında kalan taşınmazların tarımsal niteliğini bildirir, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı değerlendirmeyi içeren, çekişmeli taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini açıklayan, çekişmeli taşınmazların öncesinin mera olup olmadığı ile bütüne komşu mera parsellerinden nasıl ayrıldıklarını irdeleyen, gerektiğinde çektirilecek fotoğraflarla desteklenmiş ayrıntılı rapor alınmalıdır. Keşfe katılacak fen bilirkişi kurulundan keşif ve uygulamayı izleyip denetlemeye olanak veren, yerel bilirkişi ve tanıklarca gösterilen sınırların işaretlendiği, toprak tevzi haritası, kamulaştırma haritası ve kadastro paftasını çakıştırmalı şekilde gösteren, gerektiğinde mera parselleri ile aynı kayıt kapsamında
kalan taşınmazların konumlarını yan kesit krokisi ile gösteren ayrıntılı rapor alınmalıdır. Hazine ile kişiler arasında çekişmeli olan taşınmazlar bir bütün olarak düşünüldüğünde, komşu taşınmazlara ilişkin mera çekişmesi olduğu da gözetilerek, aralarında fiili ve hukuki irtibat olması nedeniyle bütünün içindeki davaların birleştirilerek görülmesine gerek olup olmadığı da düşünülmek suretiyle her bir taşınmaz yönünden, dayanak kayıtların kapsamında kalıp kalmadıkları ile her bir taşınmaz hakkında kişiler yararına edinme koşullarının oluşup oluşmadığı tartışılıp toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu yönlerin göz ardı edilmesi isabetsiz, Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlere yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 14.06.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.