YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/476
KARAR NO : 2011/3044
KARAR TARİHİ : 27.05.2011
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 156 parsel sayılı 69500 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, tapu kaydı, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle … … ve müşterekleri adına payları oranında tespit edilmiştir. İtirazı Kadastro Komisyonunca reddedilen Hazine, taşınmazın kaçak ve yitik kişilerden kaldığı iddiası ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ile çekişme konusu 156 sayılı parselin davacı Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm davalı … … mirasçılarının davalılar , … ile davalı … mirasçılarının ve davalılar …, …, … …, …’in vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmaza kadastro tespiti sırasında uygulanan 15.05.1932 tarih ve 99 sıra numaralı tapu kaydının taşınmazı kapsadığı mahkemece kabul edildiği halde tapu kaydının geldisi olarak gözüken Şubat 1928 tarih ve 12 sıra numaralı tapu kaydının dava konusu taşınmazı (Kuzeyinin Keskin dere okuması, Keskin derenin de taşınmazın güneyinde kalması nedeniyle) kapsamadığı, bu nedenle tespit tapusuna değer verilemeyeceği, taşınmazın öncesinin kaçak ve yitik kişi yeri olması nedeniyle de zilyetlikle iktisap edilemeyeceği kabul edilmek suretiyle karar verilmiş ise de; yapılan araştırma inceleme ve uygulama hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Zira Hazinenin temliki ile oluşan 15.05.1932 tarih 99 sıra numaralı tespit tapu kaydının sabit sınırlarla taşınmazı kapsadığı yapılan keşif ve uygulama ile anlaşılmaktadır. Bu husus Mahkemenin de kabulündedir. Uyuşmazlık tapu kaydının geldisi olarak gösterilen kaydın sınırlarının taşınmazı kapsamaması nedeniyle tespit tapusuna mı yoksa kök tapu kaydına mı değer verileceği noktasından kaynaklanmaktadır. Tespit tapusunun geldisi olarak gösterilen Şubat 1928 tarih ve 12 sıra numaralı kök tapu kaydında Mayıs 1932 tarih ve muhtelif numaralı tapulara kaydın gittiği belirtilmiştir. Tespit tapu kaydında ise geldi olarak kök tapu kaydı gösterilmiştir. Geldi ve gitti kayıtlarının irtibatlandırılmasında bir hata olması muhtemeldir. Bu durumda dava konusu taşınmazı çevreleyen kayıtlardan bilhassa taşınmaza komşu 155 sayılı parsele revizyon gören Mayıs 932 tarih ve 130 sıra numaralı tapu kaydının geldisi görünen Eylül 926
tarih 30 sıra numaralı kayıttan da (ki komşu parsel kaydı da gitti olarak Mayıs 932 tarih muhtelif numaralar olarak gösterilmiştir.) yararlanmak suretiyle tespit uygulanan davalıların dayanağını teşkil eden 15.05.1932 tarih 99 sıra numaralı tapu kaydının geldisi gerçek kök tapu kaydı bulunmalı, gerekirse keşif sonucu dosyaya ibraz edilen fen bilirkişi krokisinde gösterilen Keskin derenin kuzeyinde ve güneyinde kalan tüm parsellerin kadastro tespit tutanakları ile dayanağını oluşturduğu kadastro tespiti ile ya da hükmen belirlenen Hazinenin dağıtımı ile oluşan tüm kayıtlar getirtilerek üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle tespit tapusunun doğru geldisi tespit edilmeli ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 27.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.