YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/4608
KARAR NO : 2011/8167
KARAR TARİHİ : 29.11.2011
MAHKEMESİ :AĞIR CEZA MAHKEMESİ
Ödeme şartım ihlâl eyleminden sanık …’in, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 340. maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair …. İcra Ceza Mahkemesinin 15/09/2009 tarihli ve 2008/2102 esas, 2009/433 sayılı kararını müteakip, … Cumhuriyet Başsavcılığınca anılan kararın kesinleşip kesinleşmediği hususunda tereddüt hasıl olduğundan bahisle vukubulan talep üzerine mahkeme kararının kesinleştiğine ilişkin aynı Mahkemenin 07/06/2010 tarihli ve 2008/2102 esas, 2009/433 sayılı ek kararına yönelik itirazın reddine dair … Ağır Ceza Mahkemesinin 02/07/2010 tarihli ve 2010/528 müteferrik sayılı kararını kapsayan dosya aleyhine,Adalet Bakanlığından verilen 01.04.2011 gün ve 2011/17199 sayılı kanun yararına bozma talebini içeren Yargıtay C.Başsavcılığının 10/05/2011 gün ve K.Y.B.2011/160356 sayılı tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle dosya incelendi.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07/11/2006 tarihli ve 2006/6-123 esas, 2006/229 sayılı ilâmı ile Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 13/07/2009 tarihli ve 2009/8068 esas, 2009/10789 sayılı ilânımda da belirtildiği üzere, Anayasa’nm 40/2, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 34/2, 231/2, 232/6 ve 291/1-2. maddeleri uyarınca karar ve hükümlerde, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, sürenin ne zaman başlayacağı, mercii, başvuru şekli ve kanun yollarına başvurulmadığı takdirde hükmün kesinleşeceğinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesinin gerekmesi karşısında, sanığın yokluğunda, müşteki vekilinin yüzüne karşı verilen söz konusu kararda, başvuru şekli, başvuru süresinin ne zaman başlayacağı ve kanun yollarına başvurulmadığı takdirde hükmün kesinleşeceğinin gösterilmediği gibi, karara karşı başvurulabilecek kanun yolu, süresi, sürenin ne zaman başlayacağı, mercii, başvuru şekli ve kanun yollarına başvurulmadığı takdirde hükmün kesinleşeceğinin açıkça gösterildiği meşruhatlı davetiye de gönderildiği cihetle, anılan kararının kesinleşmemesi sebebiyle infaz için gönderilen kararın kesinleşip kesinleşmediği hususuna yönelik … Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine verilen aynı Mahkemenin 07/06/2010 tarihli ek kararına yönelik itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsiz olduğundan anılan hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309.maddesi uyarınca bozulması gereğine işaret edilmiştir.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07/11/2006 tarihli ve 2006/6-123 esas, 2006/229 sayılı ilâmı ile; “Anayasanın 40/2, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasasının 34/2, 231/2 ve 232/6. maddeleri uyarınca, karar ve hükümlerde, başvurulabilecek yasa yolu, süresi, mercii ve başvuru şekli tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmelidir. Aksi halde, anılan
Yasanın 40. maddesi uyarınca, eski hale getirme nedeni oluşturur. Yerel mahkemelerce hüküm ve kararlardaki bu eksiklikler, meşruhatlı duyuru ile taraflara bildirilmek suretiyle, tarafların eski hale getirme talebi ve bu sürede yasa yolu başvurusunda bulunmalarına olanak sağlanmalıdır.” şeklinde verilen karar dikkate alındığında, söz konusu kararda yasa yolu mercii tam olarak gösterilmediği gibi başvuru şekli,itiraz süresinin başlangıcı ve kanun yollarına başvurulmadığı takdirde hükmün kesinleşeceğinin tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmediği gibi kanun yolu, süresi, mercii, başvuru şekli ve kanun yollarına başvurulmadığı takdirde hükmün kesinleşeceği hususunun meşruhatlı davetiye ile de duyurulmadığı, bu durumda kararın kesinleşmemesi sebebiyle, infaz için gönderilen kararın kesinleşip kesinleşmediği hususuna yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine verilen aynı Mahkemenin 07/06/2010 tarihli ek kararına yönelik itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğname yerinde görülmekle, İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 02/07/2010 tarihli ve 2010/528 müteferrik sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309.maddesi uyarınca BOZULMASINA, sair işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 29.11.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.