Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2011/4601 E. 2011/8169 K. 29.11.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/4601
KARAR NO : 2011/8169
KARAR TARİHİ : 29.11.2011

MAHKEMESİ : AĞIR MAHKEMESİ

Ödeme şartını ihlâl suçundan sanık …’un 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 340. maddesi gereğince 1 ay tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair… İcra Ceza Mahkemesinin 20/08/2010 tarihli ve 2010/380-706 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin … Ağır Ceza Mahkemesinin 22/11/2010 tarihli ve 2010/565 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya aleyhine,Adalet Bakanlığından verilen 02.04.2011 gün ve 2011/17503 sayılı kanun yararına bozma talebini içeren Yargıtay C.Başsavcılığının 16/05/2011 gün ve K.Y.B.2011/164675 sayılı tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, müşteki vekilinin 18/05/2010 tarihli şikayet dilekçesinde, sanığın 13/05/2010 tarihli ödeme taahhüdündeki 17/05/2010 tarihli ilk taksidi ödememesi sebebiyle şikayetçi olduğu anlaşılmış ise de, söz konusu taahhütte ilk taksidin 17/06/2010 tarihli olduğu ve şikayet tarihi itibarıyla henüz ödenmemiş bir taksidin bulunmadığı;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14/11/2006 tarihli ve 2006/16.HD-220-231 sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, disiplin ve tazyik hapsinin bir “hapis” cezası olmadığı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 2. maddesinde tanımlanan “disiplin hapsi” kavramı içinde kaldığı ve kısmî bir düzeni korumak amacıyla getirildiği, kişinin kendisinden beklenen yükümlülüğü yerine getirdiği takdirde de serbest kalacağının düzenlendiğine göre sanık hakkında 2004 sayılı Kanun’un 340. maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsine hükmedilmesi gerektiği, gözetilmeden itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsiz olduğundan anılan hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. Maddesi uyarınca bozulması gereğine işaret edilmiştir.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Şikayetin dayanağını oluşturan Büyükçekmece 3. İcra Müdürlüğünün 2009/25657 Esas sayılı icra takip dosyasında bulunan 13.05.2010 tarihli taahhütnamenin ikinci sırasında yer alan meblağa ilişkin taahhüt tarihinin 05.05.2010 olarak yazıldığı, her ne kadar bu tarih ikinci sırada yazılmış ise de, kronolojik olarak bu tarihin ilk sırada ve taahhütteki birinci taksit olduğunun ve buna bağlı olarak da, ilk taksit tarihinin, taahhütün yapıldığı 13.05.2010 tarihinden önceki bir döneme ilişkin olduğunun kabulünün gerekeceği, eş anlatımla taahhütün yapıldığı tarihten önceki bir tarih için ödeme taahhüdünde bulunulduğu, kaldı ki, 13.05.2010 tarihli taahhütnamede yapılan taahhütün, alacaklı vekili tarafından kabul edildiğine dair kabul muhtırasındaki ödeme tarihleri ve miktarlarının da birbirlerinden farklı olduğu, bu cümleden olmak üzere, 13.05.2010 tarihli taahhütnamede bulunan 05.05.2010

ödeme tarihli 3.000,00 TL meblağlı taksitin kabul muhtırasında mevcut olmadığı, 17.06.2010 ödeme tarihli taahhüt miktarı 5.000,00 TL iken, kabul muhtırasında miktarın 3.000,00 TL olarak yazıldığı, hal böyle olunca, borçlu sanık tarafından taahhüt edilen miktarların ve tarihlerin, alacaklı vekilinin kabul ettiği ödeme tarihi ve miktarları ile uyuşmadığı dikkate alındığında yapılan taahhüdün geçersiz olduğunda kuşku bulunmadığından, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Kanun yararına bozma isteminin kabul gerekçesi karşısında tebliğnamede diger kanun yararına bozma istemini tartışmakta hukuki yarar görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Yargıtay C.Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle ….Ağır Ceza Mahkemesinin 22.11.2010 gün ve 2010/565 değişik iş sayılı kararının BOZULMASINA,
Bozma üzerine 5271 sayılı CMK’nun 309/4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden;
Borçlu …’un ödeme şartını ihlal eyleminden dolayı tazyik hapsi cezası ile cezalandırılmasına yer olmadığına, hükümlü hakkındaki mahkumiyet hükmünün çektirilmemesine, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 29.11.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.