Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2011/2440 E. 2011/9483 K. 20.12.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/2440
KARAR NO : 2011/9483
KARAR TARİHİ : 20.12.2011

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
KANUN YOLU : TEMYİZ

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; kayıt uygulamasının yetersiz olduğu belirtilerek, yeniden taşınmaz başında keşif yapılmak suretiyle tarafların dayandığı tapu kayıtlarına ait haritaların uygulanıp kapsamlarının 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20/A maddesi gereğince haritalarına göre belirlenmesi, davacıların dayandığı tapu kaydının tescil krokisinin kapsadığı bölümün davacı adına tesciline karar verilmesi, tescil krokisinin uygulama kabiliyetinin olmaması halinde kaydın sınırında okunan “yol” sınırının kadimden beri yön değiştirmeyen sabit bir sınır olup olmadığı araştırılarak bu sınırın değişebilir nitelikte olduğunun anlaşılması halinde kaydın miktarı ile geçerli olacağının düşünülmesi, kayıtların çakışması halinde davacı tapusunun miktar fazlası olan ve Hazine tapusu kapsamında kalan bölümün ise Hazine adına tesciline karar verilmesi, tarafların dayandıkları tapu kayıtlarının kapsamları dışında kalan bölümü olduğunun saptanması halinde ise bu bölüm yönünden Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde öngörülen zilyetlikle mülk edinme koşullarının davacılar yararına oluşup oluşmadığının araştırılması” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli parselin davacı … ve… mirasçıları adlarına tesciline karar verilmiş; hüküm, Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, Yargıtay bozma ilamına uyulduğu halde gerekleri tam olarak yerine getirtilmemiştir. Bozma ilamına uyulmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak, mahkemece öngörülen şekilde işlem yapma zorunluluğu doğduğu göz ardı edilerek, davacı tarafın dayanağı tapu kaydının taşınmazın tamamını kapsadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamında davacı tarafın dayandığı tapu kaydının kapsamının tescil krokisi uygulanmak suretiyle belirlenmesi gereğine değinilmiştir. Her ne kadar fen bilirkişisi tescil krokisinin uygulama kabiliyetinin bulunmadığını bildirmiş ise de kaydın dayanağı olan krokide kenar uzunlukları da bulunmaktadır. Buna göre kaydın uygulama kabiliyetinin bulunmadığından söz edilemez. Hal böyle olunca; taşınmazın güneyindeki sabit olduğu belirlenen yol sınırı esas alınmak suretiyle tapu kaydının haritası kenar uzunluklarına göre uygulanmalı, kaydın kapsamı 3402 sayılı
Kadastro Kanunu’nun 20/A maddesine göre belirlenmeli, bu çerçevede belirlenecek davalı dayanağı tapu kaydının kapsamının davalı adına tesciline, davalı dayanağı tapu kaydının kapsamı dışında kalan kısmın ise Hazine dayanağı tapu kaydının kapsamında kaldığı belirlendiğine göre Hazine adına tesciline karar verilmelidir. Yargıtay bozma ilamına uyulduğu halde gerekleri tam olarak yerine getirilmeden yetersiz inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 20.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.