YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/1866
KARAR NO : 2011/4410
KARAR TARİHİ : 19.09.2011
MAHKEMESİ :AĞIR CEZA MAHKEMESİ
Ödeme şartını ihlâl suçundan sanık …’in, 2004 sayılı İcra vc İflâs Kanunu’nun 340. maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair Şişli 2. İcra Ceza Mahkemesinin 17/09/2009 tarihli ve 2008/4023 esas, 2009/466 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin, İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 04/08/2010 tarihli ve 2010/1029 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Tebliğname ile; benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 01/02/2010 tarihli ve 2009/9314 esas, 2010/428 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, icra kefili olan sanığa icra emrinin 12/03/2008 tarihinde tebliğ edilmesi ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 20. maddesi gereğince icra emrinin tarafına tebliğ ile icra emrindeki sürelerden feragat ettiğine dair kayıt bulunmadığı cihetle, aynı tarihte yapılan ödeme taahhüdünün hukuken geçersiz olması karşısında, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemekle, anılan kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 29.12.2010 gün ve 76963 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 3.2.2011 tarih ve K.Y.B.2011/10095 sayılı tebliğnamesiyle talep edilmiş olmakla; GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
“Borçlunun ödeme şartını ihlali halinde ceza” başlıklı 5358 sayılı Yasa’nın 11. maddesi ile değişik İİK’nun 340. maddesinin birinci cümlesi; “111. madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını ihlal eden borçlunun, alacaklının şikayeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir.” hükmünü içermektedir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere, ödeme şartını ihlal eyleminden dolayı cezalandırabilmek için öncelikle ihlalde bulunanın borçlu sıfatını taşıması gerekmektedir. Şişli 2.İcra Müdürlüğünün 2010/19771 esas sayılı dosyasında borçlu sıfatı bulunmayan 3.kişi …’in 12/03/2008 tarihinde borcun tamamına kefil olmayı kabul etmiş ve ödeme taahhüdünde bulunmuş ise de, icra emrinin taahhüdte bulunduğu 12/03/2008 tarihinden sonra 26/03/2008 gününde tebliğ edildiği dikkate alındığında, icra kefilinin taahhüdte bulunduğu tarihte henüz borçlu sıfatını kazanmadığının kabulü gerekecektir. Hal böyle olunca taahhüdü ihlal suçunun unsurları oluşmadığından tazyik hapsi cezası ile cezalandırılması isabetsiz olduğundan itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Açıklanan nedenlerle Yargıtay C.Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle, İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 4/8/2010 tarihli ve 2010/1029 değişik iş sayılı kararının BOZULMASINA,
Bozma üzerine 5271 sayılı CMK’nun 309/4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden;
Borçlu …’in ödeme şartını ihlal eyleminden dolayı tazyik hapsi cezası ile cezalandırılmasına yer olmadığına, hakkındaki mahkumiyet hükmünün çektirilmemesine, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 19.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.