YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/1570
KARAR NO : 2011/9160
KARAR TARİHİ : 16.12.2011
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 118 ada 166 parsel sayılı 23123,43 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı nedeniyle … adına tespit edilmiştir. Davacı … ve …, vergi kaydına ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine ve taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı … tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı tarafça keşif giderlerinin yatırılması için verilen kesin mehile uyulmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de; varılan sonuç, usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Taşınmazın mera ya da harman yeri gibi orta mallarından olduğu ileri sürülmüş olmadığı gibi, dosya kapsamına göre bu konuda araştırma yapılması da gerekli olmadığı halde, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde taşınmazın bulunduğu köyden seçilecek yerel bilirkişilerin daha ayrıntılı ve olaylara dayalı bilgi verebilecekleri göz ardı edilerek komşu köyden mahalli bilirkişi dinlenilmesine karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, hükme esas alınan ara kararda dinlenilmesi kararlaştırılan kişilere yapılacak tebligat giderlerinin gösterilmemesi de isabetsizdir. Hal böyle olunca, öncelikle dava konusu taşınmazın bulunduğu köyden, elverdiğince yaşlı, tarafsız, taşınmazın bulunduğu yeri iyi bilen kişiler arasından yerel bilirkişiler seçilerek; bundan sonra keşif günü belirlenmelidir. Keşif ile ilgili ara kararda mahkeme heyeti yolluğu, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, fen bilirkişisine ödenecek ücretler, bu kişiler için gerekli tebligat giderleri ve araç gideri tek tek gösterilerek belirlenen ücret ve giderlerin yatırılması için kesin süre verilmelidir. Sürenin tespitinde, masrafın yatırılabileceği en son tarih ile keşif günü arasında ilgililere keşif davetiyelerinin tebliğ edilebilmesi için en az Tebligat Tüzüğünde yer alan sürelerin bulunması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır. Verilen kesin mehil içerisinde ara kararı gerekleri yerine getirildiği takdirde keşif yapılarak, toplanıp değerlendirilecek delillerin sonucuna göre; kesin süreye uyulmaması halinde ise 3402 sayılı Yasa’nın 36. maddesi uyarınca karar
verilmelidir. Mahkemece bu yönler gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 16.12.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.