Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2011/1376 E. 2011/9151 K. 16.12.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/1376
KARAR NO : 2011/9151
KARAR TARİHİ : 16.12.2011

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 114 ada 9 ve 119 ada 49 parsel sayılı 12110,34 ve 15408,96 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, davalı olduklarından söz edilerek malik haneleri açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Davacı … tarafından davalı Hazine ve … Köyü Tüzel Kişiliği aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tescil davası davaya konu parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro tutanakları ile dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sırasında … Köyü Tüzel Kişiliği de davaya dahil edilmiş; davacı, tapu kayıtlarına da dayanmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda … Köyü Tüzel Kişiliği hakkındaki davanın reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın kabulüne, taşınmazların davacı … adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davacı tarafın dayandığı tapu kaydının dava konusu taşınmazlara uyduğu, ancak miktarı ile kapsamadığı ve davacı yararına zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğu gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacının dayandığı tapu kaydı uygulaması yeterli olmadığı gibi, taşınmazlar eylemli olarak meraya bitişik olduğu halde yöntemince mera araştırması da yapılmamış; aynı tapu kaydına dayanılan bitişik 114 ada 10 ve 149 ada 48 nolu parseller hakkındaki aynı mahkemenin 2008/17 esas sayılı dava dosyası ile bu davanın birleştirilmesi hususu da düşünülmemiştir. Eksik inceleme ile hüküm verilemez. Hal böyle olunca doğru sonuca varılabilmesi için aynı kayda dayalı davaların birlikte görülmeleri gerektiği düşünülmeli, davacının dayandığı tapu kaydı, varsa kadastro sırasında revizyon gördüğü parsellerin kadastro tespit tutanağı suretleri komşu parsellerin tutanak örnekleri ve varsa dayanakları getirtilerek davada yararı olmayan komşu köyden seçilecek elverdiğince yaşlı taşınmazların bulunduğu yeri iyi bilen 3 kişilik mahalli bilirkişi kurulu ve aynı yöntemle belirlenecek tanıklar ile birlikte taşınmazlar başında tespit bilirkişileri ve teknik bilirkişi katılımı ile yeniden keşif yapılmalıdır. Keşifte, yerel bilirkişiler yardımı ile tapu kaydı kapsamı belirlenirken söz konusu kaydın revizyon gördüğü parseller nazara alınmalı, tapu kaydı uygulanarak, hudutları zeminde tek tek göstertilmeli, gösterilen
hudutlar teknik bilirkişiye haritasında işaret ettirilmeli, kaydın haritası varsa kapsamı haritasına göre; yoksa, sınırların gayri sabit olması nedeniyle sabit sayılabilecek sınırlar esas alınmak suretiyle miktarına göre duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmeli, taşınmazların dayanılan tapu kaydının kapsamı dışında kalması halinde yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazların öncesinin ne olduğu, kim veya kimler tarafından ne suretle ve ne zamandan beri kullanıldığı hakkında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, teknik bilirkişiye keşfi takibe imkan veren ve uygulanan kayıtların kapsamını gösteren ayrıntılı ve krokili rapor düzenlettirilmeli, 3 kişilik, uzman ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazların toprak yapısı ile komşu taşınmazların toprak yapısını karşılaştırmalı şekilde gösteren, taşınmazların toprak yapısı ve niteliğini belirten, komşu mera parseli ile arada ayırıcı doğal ya da yapay unsur bulunup bulunmadığı konusuna açıklık getiren önceki ziraatçi bilirkişi raporunu da değerlendiren ve taşınmazların, bitişiğindeki meranın devamı niteliğinde olup olmadığını açıklayan biçimde ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, alınan beyanlar ile önceki keşiflerde dinlenen mahalli bilirkişi ve tespit bilirkişilerin beyanları arasında çelişki ortaya çıktığı takdirde giderilmeye çalışılmalı, davacı yönünden 3402 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörüldüğü şekilde, aynı çalışma alanında belgesiz zilyetlik yolu ile edinilebilecek miktarla ilgili gerekli araştırma yapılmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler gözardı edilerek eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 16.12.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.