Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2010/8086 E. 2011/6999 K. 03.11.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/8086
KARAR NO : 2011/6999
KARAR TARİHİ : 03.11.2011

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
KANUN YOLU : TEMYİZ

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “yetersiz inceleme sonucu verilen hükmün isabetsiz olduğu belirtilerek, doğru sonuca varılabilmesi için davacının dayandığı ve belirtmelik tutanağının dayanağını teşkil eden 17.12.1951 tarih 264 (gittisi 6.1.1982 tarih 18), 17.12.1951 tarih ve 263 (gittisi 6.1.1982 tarih ve 17) sıra numaralı tapu kayıtlarının tesisine esas kayıtların dayanakları olan Asliye Hukuk Mahkemesinin dava dosyası, dosyanın bulunamaması halinde tescil ilam ve krokileri getirtilerek dosya tamamlandıktan sonra taşınmaz başında yerel bilirkişiler ve teknik bilirkişi katılımı ile yeniden yapılacak keşifte tapu kayıtlarının dayanağı tescil haritaları ile kadastro paftasının ölçekleri eşitlenerek ve çakıştırılmak suretiyle yerel bilirkişiler yardımı ile zemine uygulanması, teknik bilirkişiden tescil haritasının kapsamını gösterir krokili rapor alınması, uygulamada tapu kayıtlarının dava dışı 179 ada 20 ve 22 sayılı parsellere revizyon gördüğünün dikkate alınması, tapu kayıtlarının kapsamının, uygulanabilir olmaları halinde haritalarına göre belirlenmesi, tescil krokilerinin uygulanamaz olmaları halinde ise sınırlara göre belirlenen kapsama göre tapu kayıt miktarının davacı adına tescili gerekeceğinin, zeminde kesinleşmiş mera parselinin bulunması nedeniyle, hatta eylemli olarak mera bulunmasa dahi davacı tarafın dayandığı ve belirtmelik tutanağında esas alınan tapu kayıtlarının tesis tarihi ile Hazine adına 4753 sayılı Yasa ile oluşturulan ve taşınmaza uyduğu belirlenen tapu kaydının tesis tarihine kadar 20 yıllık sürenin dolmamış olması nedeniyle kayıt miktar fazlasının zilyetlikle kazanılamayacağının göz önünde bulundurularak sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine, taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyulduğu halde bozma gerekleri konusunda hiçbir araştırma ve inceleme yapılmadan davanın reddine karar verilmiştir. Bozmaya uyulmakla taraflar yararına usuli müktesep hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma ilamında işaret edilen hususların eksiksiz olarak yerine getirilmesi zorunludur. Hükmüne uyulan bozma ilamında da belirtildiği üzere davacının dayandığı ve belirtmelik tutanağının dayanağını teşkil eden 17.12.1951 tarih 264 (gittisi 6.1.1982 tarih 18), 17.12.1951 tarih ve 263 (gittisi 6.1.1982 tarih ve 17) sıra numaralı tapu kayıtlarının tesisine esas kayıtların dayanakları olan Asliye Hukuk Mahkemesinin dava dosyası, dosyanın bulunamaması halinde tescil ilam ve krokileri getirtilerek dosya tamamlandıktan sonra taşınmaz başında yerel bilirkişiler ve teknik bilirkişi katılımı ile keşif yapılarak, tapu kaydı uygulamasında söz konusu tapu kayıtlarının dava dışı 179 ada 20 ve 22 sayılı parsellere uygulandığı hususunun nazara alınması, tapu kayıtlarının kapsamının haritalarına göre belirlenmesi, yapılacak uygulamaya göre tescil krokilerinin uygulanabilir olmaları halinde haritalarına göre çekişmeli taşınmazda kapsadığı yerlerin davacı taraf adına tescil edilmesi, tapu kayıtlarının tescil krokilerinin uygulanamaz olmaları halinde ise tapu kayıt miktarının şahıslar adına tespit ve tescil edilmesi ve zeminde kesinleşmiş mera parselinin bulunması nedeniyle ve bir an için sınırda eylemli olarak mera bulunmasa dahi davacı tarafın dayandığı ve belirtmelik tutanağında esas alınan tapu kayıtlarının tesis tarihi ile Hazine adına 4753 sayılı Yasa ile oluşturulan ve taşınmaza uyduğu belirlenen tapu kaydının tesis tarihine kadar 20 yıllık sürenin dolmamış olması nedeniyle kayıt miktar fazlasının zilyetlikle kazanılmayacağı gözönünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesi gerekir. Hal böyle olunca hükmüne uyulan önceki bozma kararında istenilen hususlar eksiksiz olarak yerine getirilmek suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bozma ilamına farklı anlam yüklenmek suretiyle hiç bir araştırma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 03.11.2011 günündeoybirliğiyle karar verildi.