YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/7799
KARAR NO : 2010/7529
KARAR TARİHİ : 20.12.2010
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 101 ada 24 parsel sayılı 40956.40 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 4753 sayılı Yasa ile oluşan tapu kaydı uygulanarak havaalanı vasfı ile davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı …, yasal süresi içinde irsen ve taksimen intikal ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ve çekişme konusu 101 ada 24 sayılı parselin teknik bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen bölümün davacı … adına, (B) harfi ile gösterilen 5901.12 metrekarelik bölümünün tespit gibi tesçiline davacı lehine mülkiyetin tespitine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacının dava konusu taşınmaz üzerinde evveline uzanan ve doğru temele dayanan tapu kayıtlarının bulunduğu, bu kayıtlara itibar edilmese bile Hazine tapu kaydının 1963 yılında oluşumundan önce davacı yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 46. maddelerinde düzenlenen edinme koşullarının oluştuğu kabul edilerek karar verilmiş ise de, mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgede 1963 yılında 53 numaralı toprak komisyonunca çalışma yapılmıştır. Dosya içinde bulunan 11-17.06.1963 tarihli belirtmelik tutanağına göre, 12 numaralı parselin kadim köy merası olduğu, 5 numaralı parselin ibraz edilen sabit hudutlu kayıtlarla sahibine ait olduğu açıklandıktan sonra; 1, 2, 3, 4, 6, 7, 8, 9, 10 ve 11 numaralı parsellerin hizalarında yazılan tapu ve vergi kayıtlarının zemin üzerindeki hudutlarının tespitine imkan olmadığından tefriklerinin mümkün olmadığı, ölçü neticesinde tespit edilen ve sabit görülen hudutlar tarafından miktarları kadar yerin ayrılacağı belirtilmiştir. Tablendikatifte pafta 31 KL. 1 sayılı parsel altında sahibi Tayyar Bey Varisleri-Hazine, 3237.750 metrekare olarak belirtilmiş ve bu parsel 17- 22, 38 ve 39 sayılı parsellere ifraz edilmiştir. İfrazen oluşan 22 sayılı komisyon parseli 150000 metrekare olarak tarla vasfıyla Timur ve Tayyar vereseleri adına 1.Teşrin 320 sayılı tapu kayıtları ile tapulu olarak, 38 sayılı parsel Tayyar Sakin ve müştrekleri adına 200000 metrekare ve 10 nolu vergi kaydı olduğu belirtilerek Tayyar Sakin ve müşterekleri adına yazılmış, 39 sayılı parsel ise Askeri Teyyare Meydanı olarak Hazine adına gösterilmiştir. 17 sayılı parsel ise 2249.250 metrekare olarak Hazine adına kayıt fazlası olarak yazılmış ve 17 sayılı komisyon parseline 4753 sayılı Yasa ile 12.10.1963 tarih ve 109 sıra numaralı tapu kaydı oluşturulmuştur. Bu tapu kaydı da kadastro tespitinde nizalı taşınmaz ve çevresine uygulanmıştır.Tablendikatifte 2, 3, 4, 5, 6, 7, 9 ve 18 sayılı tevzi parselleri ise mera vasfıyla orta malı olarak bırakılmıştır. Dağıtım cetvelinin incelenmesinden hem kişilere, hem Hazineye, hem de orta malı mera olarak dağıtılmış taşınmazlar olduğu anlaşılmaktadır. Davalı Hazine mahkemeye verdiği cevap dilekçesi ile taşınmazın mera vasfında olduğunu savunmuştur. Toprak Tevzi Komisyonu çalışmaları sonucunda oluşmuş dağıtım haritası dosya içinde bulunmadığı gibi, mahallinde yapılan keşfe katılan uzman fen bilirkişi tarafından dağıtım haritası ile kadastro paftasını çakıştırmalı şekilde gösteren kroki düzenlenmemiştir. Ancak, uzman fenni bilirkişi tarafından dosyaya sunulan rapor ve eki krokide çekişmeli taşınmazın 17 numaralı dağıtım parseli sınırları ile bu nedenle Hazine adına oluşmuş 12.10.1963 tarih 109 numaralı tapu kaydının kapsamında kaldığı bildirilmiştir. Davacı vekili tarafından irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak dava açılsa da, yargılama sırasında toplanan delillere göre çekişmeli taşınmazın bulunduğu köydeki taşınmazların öncesinde belirtmelik tutanağında belirtilen tapu kaydı maliklerine ait iken, zaman içinde satışlarla davacılara geçtiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, Hazineye ait 12.10.1963 tarih 109 numaralı tapu kaydının kapsamında kalan taşınmazların öncelerinin ne olduğu, aynı adalara bitişik mera olarak tespitleri yapılmış taşınmazlardan nasıl ayrıldıkları, öncelerinin mera olup olmadığı; toprak tevzi komisyonunca kişilere ait tapu kayıtlarına miktarınca kapsam tayin edilip edilmediği ve miktarınca kapsam tayin edilmişse bu taşınmazların akibetlerinin ne olduğu; kişilere ait tapu kayıtlarının zemine uygulanma ve çekişmeli taşınmazları kapsama imkanının olup olmadığı tartışılıp değerlendirilmeden karar verilmiştir. Eksik araştırma, inceleme ve uygulama ile karar verilemez. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için toprak tevzi komisyonu çalışmaları sonucunda oluşmuş dağıtım haritası ile dağıtım sonucu oluşmuş tüm kayıtlar dosya içine getirtildikten sonra mahallinde, komşu köylerde oturan ve davada yararı bulunmayan elverdiğince yaşlı kişiler arasında seçilecek üç kişiden oluşacak yerel bilirkişi kurulu ve tarafların aynı şekilde bildirecekleri tanıkları, sağ olan tüm belirtmelik bilirkişileri ve ihtiyar heyeti üyeleri ile tüm kadastro tespit bilirkişileri, üç kişiden oluşacak ziraatçı bilirkişi kurulu ve üç kişiden oluşacak fen bilirkişi kurulu hazır olduğu halde mahallinde yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte, öncelikle kişilerin dayanağını oluşturan T.evvel 1289 tarih 21 ila 25 numaralı sicillerden gelen tapu kayıtlarının ve 1937 tarih 10 tahrir numaralı vergi kaydının kapsamında kaldığı kabul edilerek bırakılan yerlerin nereleri olduğu belirlenmelidir. Kişiler tarafından T.evvel 1289 tarih 21 ila 25 numaralı sicillerden harici satın alma ve temliklerle gelen haklara da dayanılması nedeniyle bu tapu kayıtlarının gerçek kapsamlarının neresinin olduğunu belirlemek amacıyla, bu kayıtların köyü, mevkii ve tüm sınırları tek tek okunarak mahalline uygulanmaya çalışılmalı, bilinemeyen hudutlar konusunda taraflara tanıkla kanıtlama olanağı tanınmalıdır. Ayrıca kişilerce zilyetliğe dayanılması nedeniyle çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, kimler tarafından hangi tarihten beri ne şekilde kullanıldığı, öncesinin mera olup olmadığı ve mera olan taşınmazlardan ne şekilde ayrıldıkları gibi hususlar da tek tek ve olaylara dayalı olarak yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulup saptanmaya çalışılmalıdır. Yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeye çalışılmalı; tespite aykırı sonuca ulaşılması halinde tüm tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek aykırılığın giderilmesine çalışılmalıdır. Sağ olan belirtmelik bilirkişileri ve ihtiyar heyeti üyelerinden toprak tevzi komisyonu çalışmaları ile taşınmazların önceleri hususunda bilgi alınmalıdır. Dinlenecek bilirkişi ve tanık sözleri, Hazine dayanağı 12.10.1963 tarih 109 numaralı tapu kaydının uygulandığı taşınmazlar bir bütün olarak düşünüldüğünde, bu bütünü çevreleyen komşu taşınmazların dayanakları olan kayıtlar dosya içine getirtilerek keşifte uygulanmak suretiyle denetlenmelidir. Taşınmaz hakkında keşif gözlemi tutanağa geçirilmelidir. Keşfe katılacak ziraatçı bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmaz ile aynı kayıt kapsamında kalan taşınmazların tarımsal niteliğini bildirir, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı değerlendirmeyi içerir çekişmeli taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini açıklar, çekişmeli taşınmazın öncesinin mera olup olmadığı ile bütüne komşu mera parsellerinden nasıl ayrıldıklarını irdeler, gerektiğinde çektirilecek fotoğraflarla desteklenmiş ayrıntılı bilimsel verilere dayalı rapor alınmalıdır. Keşfe katılacak fen bilirkişi kurulundan keşif ve uygulamayı izleyip denetlemeye olanak verir, yerel bilirkişi ve tanıklarca gösterilen sınırlar işaretli toprak tevzi dağıtım haritası, kamulaştırma haritası ve kadastro paftasını çakıştırmalı şekilde ve gerektiğinde mera parselleri ile aynı kayıt kapsamında kalan taşınmazların konumlarını yan kesit krokisi ile gösteren ayrıntılı rapor alınmalıdır. Bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek; öncelikle Hazine ile kişiler arasında çekişmeli taşınmaz bir bütün olarak düşünüldüğünde, komşu taşınmazlara ilişkin mera çekişmesi olduğu da gözetilerek, bütünün içindeki taşınmazlar yönünden aralarında fiili ve hukuki irtibat olması nedeniyle davaların birleştirilerek görülmesi gereği değerlendirilmelidir. Taşınmaz yönünden, dayanak kayıtların kapsamında kalıp kalmadıkları ve taşınmaz hakkında kişiler yararına edinme koşullarının oluşup oluşmadığı tartışılıp değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 20.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.