Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2010/7791 E. 2010/6612 K. 12.11.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/7791
KARAR NO : 2010/6612
KARAR TARİHİ : 12.11.2010

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında Hazine adına tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar kazandırıcı zamanaşımı ile zilyetlik koşullarının gerçekleşmesi ve bağış nedenleriyle 139 ada 3 parsel sayılı 2919,40 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, davalı …, 139 ada 4 parsel sayılı 3207,61 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, davalı … adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine, yasal süresi içinde, tapu kaydına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli taşınmazların tespit gibi tesçillerine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davalı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 46. maddelerinde öngörülen zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli değildir. Hazinenin dava dilekçesinde 12.10.1963 tarih ve 21 nolu tapu kaydını dayanak olarak gösterdiği ve dosya içerisine de bu tapu kaydının oluşumuna esas olan belirtmelik tutanak ve haritasının geldiği, ancak keşif sonucu alınan bilirkişi raporuna göre dava konusu taşınmazın dava dilekçesinde bildirilen tapu kaydı değil de 12.10.1963 tarih ve 64 nolu tapu kaydının kapsamında kaldığı tespit edilmiş, Dairemizin geri çevirme kararı ile bu tapu kaydının oluşumuna esas olan belirtmelik tutanağı getirtilmiş ve taşınmazın vergi kaydı miktar fazlası olarak Hazine adına belirtmesinin yapıldığı anlaşılmıştır. Ayrıca dava konusu taşınmazların kuzeyindeki yoldan sonra mera parselinin bulunduğu ilgili belirtmelik tutanağından ve kadastro paftasından anlaşıldığı halde yöntemince mera araştırması yapılmamıştır. Sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için yöreyi iyi bilen yaşlı, yansız, dava konusu taşınmazların bulunduğu köye komşu köyler halkından seçilecek yerel bilirkişiler, tanıklar, uzman bilirkişi, tapu fen memuru ve uzman ziraatçi bilirkişi, tespit bilirkişilerinin tümü hazır olduğu halde dava konusu taşınmazların başında yeniden keşif yapılmalı, dayanılan tapu ve vergi kayıtları yöntemince zemine uygulanmalı, kayıtlarda tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınırlar yönünden tanık bilgisine başvurulmalı, bölgede mera tahsisi yapılmış ise mera tahsis haritasının ölçeği ile kadastro paftasının ölçeği eşitlendikten sonra yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi fen memuru eliyle yerine her iki harita çakıştırılmak suretiyle uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden
yararlanılmalı, bu yolla dava konusu taşınmazların mera tahsis haritasının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, taşınmazların bulunduğu bölgede yetkili idari merciler tarafından mera tahsisi yapılmamış ise, yerel bilirkişi, tanıklar, tespit tutanağı bilirkişilerinden dava konusu taşınmazların öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde mera olarak kullanılıp kullanılmadığı yolunda olaylara dayalı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları çeliştiği takdirde tespit tutanağı bilirkişileri taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek yerel bilirkişi ve tanıkların anlatımları ile tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları arasındaki çelişki giderilmeli, öte yandan uzman ziraatçi bilirkişi aracılığıyla taşınmazlar bizzat mahkemece görülüp gözlenmeli, taşınmazların fiziksel yapısı, meyil durumu, taş ve toprak unsurundan hangisinin baskın olduğu ayrıntılı şekilde keşif tutanağına geçirilmeli, komşu taşınmazların toprak yapısı ile dava konusu taşınmazın toprak yapısı mukayese edilmeli, bu fiziksel olgular da keşif tutanağına geçirilmeli, dava konusu taşınmazlara komşu taşınmazların tespit tutanakları içeriğine göre tespitlerine esas alınan belgelerin nizalı parseller yönünü ne biçimde ve kimin yeri olarak sınır gösterdiği incelenmeli, davalı olup olmadıkları tespitlerinin kesinleşip kesinleşmediği incelenip irdelenmeli, uzman bilirkişi fen memurundan keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye, uzman ziraatçi bilirkişiden ise mahkemenin keşif tutanağına geçen gözlemini yansıtan ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece yeterli araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 12.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.