Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2010/6903 E. 2011/4317 K. 14.07.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/6903
KARAR NO : 2011/4317
KARAR TARİHİ : 14.07.2011

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
KANUN YOLU : TEMYİZ

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 101 ada 33 parsel sayılı 20977.08 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı nedeniyle davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı …, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece, yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen bölümün tespit gibi tesciline, bu kısım üzerinde davacı lehine mülkiyetin tespitine, kalan kısmın davacı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacının dava konusu taşınmaz üzerinde evveline uzanan ve doğru temele dayanan tapu kayıtlarının bulunduğu, bu kayıtlara itibar edilmese bile Hazine tapu kaydının 1963 yılında oluşumundan önce davacı yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 46. maddelerinde düzenlenen edinme koşullarının oluştuğu kabul edilerek karar verilmiş ise de, mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgede 1963 yılında 53 numaralı toprak komisyonunca çalışma yapılmıştır. Dosya içinde bulunan 17.06.1963 tarihli belirtmelik tutanağına göre, 12 numaralı parselin kadim köy merası olduğu, 5 numaralı parselin ibraz edilen sabit hudutlu kayıtlarla sahibine ait olduğu açıklandıktan sonra; 1, 2, 3, 4, 6, 7, 8, 9, 10 ve 11 numaralı parsellerin hizalarında yazılan tapu ve vergi kayıtlarının zemin üzerindeki hudutlarının tespitine imkan olmadığından tefriklerinin mümkün olmadığı, ölçü neticesinde tespit edilen ve sabit görülen hudutlar tarafından miktarları kadar yerin ayrılacağı belirtilmiştir. Toprak Tevzi Komisyonu çalışmaları sonucunda oluşmuş dağıtım haritası dosya içinde bulunmadığı gibi, mahallinde yapılan keşfe katılan uzman fenni bilirkişi tarafından dağıtım haritası ile kadastro paftasını çakıştırmalı şekilde gösteren kroki düzenlenmemiştir. Ancak, uzman fen bilirkişi tarafından dosyaya sunulan rapor ve eki krokide çekişmeli taşınmazın 17 numaralı dağıtım parseli sınırları ile bu nedenle Hazine adına oluşmuş 12.10.1963 tarih 109 numaralı tapu kaydının kapsamında kaldığı bildirilmiştir. Dağıtım cetvelinin de sadece 1 ila 26 numaralı taşınmazları gösteren ilk sayfaları dosya içinde bulunmaktadır. Dağıtım cetvelinin ilk sayfasının incelenmesinden hem kişilere, hem Hazineye, hem de orta malı mera olarak dağıtılmış taşınmazlar olduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekili tarafından irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak dava açılsa da, yargılama sırasında toplanan delillere göre çekişmeli taşınmazın bulunduğu köydeki taşınmazların öncesinde belirtmelik tutanağında belirtilen tapu kaydı maliklerine aitken, zaman içinde satışlarla davacıya geçtiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, Hazineye ait 12.10.1963 tarih 109 numaralı tapu kaydının kapsamında kalan taşınmazların öncesinin ne olduğu, mera olup olmadığı; aynı adalara bitişik mera olarak tespitleri yapılmış taşınmazlardan nasıl ayrıldıkları, toprak tevzi komisyonunca kişilere ait tapu kayıtlarına miktarınca kapsam tayin edilip edilmediği ve miktarınca kapsam tayin edilmişse bu taşınmazların akibetlerinin ne olduğu; kişilere ait tapu kayıtlarının zemine uygulanma ve çekişmeli taşınmazları kapsama imkanının olup olmadığı tartışılıp değerlendirilmeden karar verilmiştir. Eksik araştırma, inceleme ve uygulama ile karar verilemez Doğru sonuca ulaşılabilmesi için toprak tevzi komisyonu çalışmaları sonucunda oluşmuş dağıtım haritası ile dağıtım sonucu oluşmuş tüm kayıtlar dosya içine getirtildikten sonra mahallinde, komşu köylerde oturan ve davada yararı bulunmayan, elverdiğince yaşlı kişiler arasında seçilecek üç kişiden oluşacak yerel bilirkişi kurulu ve tarafların aynı şekilde bildirecekleri tanıkları, sağ olan tüm belirtmelik bilirkişileri ve ihtiyar heyeti üyeleri ile tüm kadastro tespit bilirkişileri, üç kişiden oluşacak ziraatçı bilirkişi kurulu ve üç kişiden oluşacak fen bilirkişi kurulu hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte, öncelikle kişilerin dayanağını oluşturan T.evvel 1289 tarih 21 ila 25 numaralı sicillerden gelen tapu kayıtlarının kapsamında kaldığı kabul edilerek bırakılan yerler belirlenmelidir. Kişiler tarafından T.evvel 1289 tarih 21 ila 25 numaralı sicillerden harici satın alma ve temliklerle gelen haklara da dayanılması nedeniyle bu tapu kayıtlarının gerçek kapsamlarını belirlemek amacıyla, kayıtların köyü, mevkii ve tüm sınırları tek tek okunarak mahalline uygulanmaya çalışılmalı, bilinemeyen hudutlar konusunda taraflara tanıkla kanıtlama olanağı tanınmalıdır. Ayrıca, kişilerce zilyetliğe dayanılması nedeniyle çekişmeli taşınmazların ayrı ayrı öncelerinin ne olduğu, kimler tarafından hangi tarihten beri ne şekilde kullanıldıkları, öncelerinin mera olup olmadığı ve mera olan taşınmazlardan ne şekilde ayrıldıkları gibi hususlar da, tek tek ve olaylara dayalı olarak yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulup saptanmaya çalışılmalıdır. Yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeli; tespite aykırı sonuca ulaşılması halinde tüm tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek aykırılığın giderilmesine çalışılmalıdır.. Sağ olan belirtmelik bilirkişileri ve ihtiyar heyeti üyelerinden toprak tevzi komisyonu çalışmaları ile taşınmazların önceleri hususunda bilgi alınmalıdır. Hazine dayanağı 12.10.1963 tarih 109 numaralı tapu kaydının uygulandığı taşınmazlar bir bütün olarak düşünüldüğünde, bu bütünü çevreleyen komşu taşınmazların tutanakları ve dayanakları belgeler getirtilerek mahalline uygulanmak suretiyle bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmelidir. Her bir taşınmaz hakkında keşif gözlemi tutanağa geçirilmelidir. Keşfe katılacak ziraatçı bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmaz ile aynı kayıt kapsamında kalan taşınmazların tarımsal niteliğini bildirir, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı değerlendirmeyi içerir, çekişmeli taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini açıklar, çekişmeli taşınmazların öncelerinin mera olup olmadığı ile bütüne komşu mera parsellerinden nasıl ayrıldıklarını irdeler, gerektiğinde çektirilecek fotoğraflarla desteklenmiş ayrıntılı rapor alınmalıdır. Keşfe katılacak fen bilirkişi kurulundan keşif ve uygulamayı izleyip denetlemeye olanak verir, yerel bilirkişi ve tanıklarca gösterilen sınırlar işaretli toprak tevzi dağıtım haritası, kamulaştırma haritası ve kadastro paftasını çakıştırmalı şekilde gösteren, gerektiğinde mera parselleri ile aynı kayıt kapsamında kalan taşınmazların konumlarını yan kesit krokisi ile gösteren ayrıntılı rapor alınmalıdır. Bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek; öncelikle Hazine ile kişiler arasında çekişmeli taşınmazlar bir bütün olarak düşünüldüğünde, komşu taşınmazlara ilişkin mera çekişmesi olduğu da gözetilerek, bütünün içindeki taşınmazlar yönünden aralarında fiili ve hukuki irtibat olması nedeniyle davaların birleştirilerek görülmesi gereği değerlendirilmelidir. Her bir taşınmaz yönünden, dayanak kayıtların kapsamında kalıp kalmadıkları ve kişiler yararına edinme koşullarının oluşup oluşmadığı tartışılıp değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olup, Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 14.07.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.