Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2010/6553 E. 2011/2398 K. 05.05.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/6553
KARAR NO : 2011/2398
KARAR TARİHİ : 05.05.2011

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO

Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 194 ada 25 parsel sayılı 2065.32 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ve paylı olarak davalılar … ve … adlarına tespit edilmiştir. Davacılar … ve …, yasal süresi içinde taşınmazın kök miras bırakan İbrahim …’a aitken eşit paylarla … ve … …’a intikal ettiği, her ikisinin de mirasçısı oldukları iddiası ile taşınmazın 1/2 payının …, 1/2 payının … … mirasçıları adına miras payları oranında tescili istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın taksim sonucunda kadastro tespit tutanağında adları yazılı tespit malikleri lehine tespit yapıldığı kabul edilmek sureti ile davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Taşınmazların aynı ile ilgili uyuşmazlıklarda taşınmazın başında keşif yapılması zorunludur. Mahkemece tespit tutanağının doğru olmadığı gerekçesi ile açılan davada tespit tutanağı içeriği hiçbir araştırma yapılmaksızın doğru kabul edilerek tutanak içeriği gerekçe gösterilmek sureti ile karar verilmesi isabetsizdir. Sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda taşınmaz başında yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ile aynı yönteme göre belirlenecek taraf tanıkları hazır olduğu halde keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kök miras bırakandan İbrahim …’tan mı, yoksa davalıların miras bırakanı … …’tan mı geldiği sorulmalı, İbrahim’den geldiğinin saptanması halinde mirasçılarının kimler olduğu ve mirasçılar arasında yöntemine uygun olarak paylaşılıp, paylaşılmadığı araştırılmalıdır. Bu kapsamda yerel bilirkişi ve tanıklardan kök miras bırakan İbrahim’den kalan taşınmazların tüm mirasçıların katılımı ile paylaşıma konu edilip edilmediği, konu edilmiş ise paylaşımın ne zaman yapıldığı, çekişmeli taşınmazın paylaşımda kime isabet ettiği, paylaşımda her bir mirasçıya terekeden taşınmaz ya da karşılığında başkaca bir hak verilip verilmediği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, davacıların aynı zamanda hem …, hem de … mirasçısı oldukları
yönündeki iddiaları araştırılarak her iki tarafın mirasçısı olup olmadıkları belirlenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek, keşif yapılmaksızın yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup davacılar vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 05.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.