YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/638
KARAR NO : 2010/497
KARAR TARİHİ : 01.02.2010
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 179 ada 141 parsel sayılı 18.284,42 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz toprak tevzii çalışmaları sonucu oluşan tapu kaydı nedeniyle davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı …, yasal süresi içinde irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ve çekişmeli parselin davacı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece çekişmeli taşınmazın tarım arazisi olduğu ve davacı taraf lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Davacı, taşınmazın babası …’in ölümü ile yapılan taksim sonucu kendisine kaldığı ve zilyetliğinde olduğu iddiasına, davalı Hazine ise toprak tevzii çalışmaları sonucu oluşan 02.01.1966 tarih 281 numaralı tapu kaydına dayanmıştır. Mahkemece davalı tarafın dayanağı olan tapu kaydı getirtildiği halde mahalline yöntemince uygulanıp kapsamı belirlenmemiştir. Çekişmeli taşınmaz Toprak Tevzi Komisyonunca yapılan çalışmalarda 1007 numaralı belirtmelik parseli olarak belirlenmiş, mera olarak kullanılırken tarla haline getirildiği ve Hazine adına 22.8.1962 tarih 168 sıra numaralı tapu kaydı bulunduğu belirtilerek Hazine adına 02.01.1966 tarih 281 numaralı tapu kaydına bağlanmıştır. Belirtmelik tutanağında sözü edilen 22.8.1962 tarih 168 sıra numaralı tapu kaydı … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28.4.1961 tarih 1960/341 Esas 1961/268 Karar sayılı tescil ilamı ile oluşmuştur. Hazine; “… tarafından açılan tescil davasının taşınmazın öncesinin mera olması nedeniyle reddedildiği” gerekçesiyle tescil davası açmış ve sonucunda dava kabul edilerek 22.8.1962 tarih 168 sıra numaralı tapu kaydı oluşmuştur. Davalının dayanağı 22.8.1962 tarih 168 sıra numaralı tapu kaydı, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.4.1961 tarih 1960/341 Esas 1961/268 Karar sayılı tescil ilamı ile hükmen oluştuğu halde; mahkemece, tapunun dayanağı olan tescil ilamı ve krokisi getirtilmemiş, ayrıca 02.01.1966 tarih 281 numaralı tapu kaydının kapsamı da tevzi haritalarından yararlanılmak suretiyle belirlenmemiştir. Doğru sonuca varılabilmesi için; öncelikle davalıya ait 22.8.1962 tarih 168 sıra numaralı tapu kaydının dayanağı olan ilam ve haritası ile 02.01.1966 tarih 281 numaralı tapu kaydına ait tevzii haritası ve kadastro paftası getirtilerek dosya tamamlandıktan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, komşu köylerde ikamet edip, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişi kurulu ve aynı yöntemle belirlenecek taraf
2010/638-497 S/2
tanıkları ile teknik bilirkişi katılımı ile yapılacak keşif sırasında tapu kayıtları ve haritaları kadastro paftası ile çakıştırılmak suretiyle mahalline uygulanıp kapsamları 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 20/A maddesi gereğince haritalarına göre belirlenmelidir. Teknik bilirkişiye uygulanan tapu kayıtlarının ve haritalarının kapsadığı alanı gösterir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, çekişmeli taşınmazın 22.8.1962 tarih 168 ve 02.01.1966 tarih 281 sıra numaralı tapu kayıtlarının kapsamında kaldığının belirlenmesi halinde, özellikle 168 sıra numaralı tapu kaydının oluşum nedeni dikkate alındığında taşınmazın öncesinin mera olduğunun kabulü gerekeçeği düşünülmeli, meraların zilyetlikle kazanılamayacağı hususu da dikkate alınmalıdır. Hazinenin dayanağı olan tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmaza ait olmadığı sonucuna varılması halinde, kesinleşen parselin gerçekten kadim mera olup olmadığı yöntemine uygun biçimde araştırılmalı, bu parsel ile çekişmeli parsel arasında ayırıcı unsur bulunmadığı nazara alındığında taşınmazın meradan kazanıldığı düşünülmek suretiyle toplanacak delillerin sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 01.02.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.