YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/48
KARAR NO : 2010/50
KARAR TARİHİ : 25.01.2010
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 445 ada 16 parsel sayılı 887,93 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, sit alanı sınırları içerisinde kaldığı belirtilerek davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı, yasal süresi içerisinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli parselin sit alanı özelliği taşınmadığı iddiası ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ve çekişmeli parselin tespitinin iptali ile davacı adına tesciline, taşınmazın 1.derece doğal sit alanında kaldığı hususunun beyanlar hanesinde gösterilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın tarım arazisi niteliğinde olduğu ve tespit gününe kadar davacı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14.maddesinde öngörülen zilyetlikle mülk edinme şartlarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki çekişme, dava konusu taşınmaz üzerindeki imar ve ihyanın tamamlanıp tamamlanmadığı, dava konusu taşınmazın tarım arazisi niteliğini kazanıp kazanmadığı ve tarım arazisi niteliğini kazanmışsa davacı taraf yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17.maddelerinde öngörülen zilyetlikle mülk edinme şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarındadır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, çekişmeli taşınmaza komşu 445 ada 44 sayılı parselin çalılık niteliği ile Hazine adına tespit edildiği anlaşılmaktadır. … jeolog, orman mühendisi ve ziraatçı bilirkişiler tarafından dosyaya sunulan, çekişmeli taşınmaz üzerindeki imar ve ihyanın tamamlandığı ve çekişmeli taşınmazın tarım arazisi niteliğinde olduğu şeklindeki raporlar hüküm vermeye yeterli olmadığı gibi, taşınmazın niteliği konusunda raporların içeriği ile eki olan fotoğraflar da çelişmektedir. Dosyadaki fotoğraflar; taşınmazın eğimi ve taşlık kayalık özellikleri itibariyle imar ve ihya ile iktisabına elverişli olmadığı izlenimi uyandırmaktadır. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için, üç kişiden oluşacak ziraatçı, çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihya edilip edilmediği, edilmişse kim tarafından ne zaman edildiği, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresi hususlarında olaylara dayalı bilgi alınmalı, beyanlar arasında doğabilecek çelişkiler usulen giderilmeli, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, tespite aykırı bir sonuca ulaşılması halinde tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenerek çelişkiler giderilmelidir. Orman mühendisi ve jeolog bilirkişi kurulu da hazır
olduğu halde mahallinde yeniden keşif yapılmalıdır. Keşifte orman mühendisi, ziraatçı ve jeolog bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazın tarım arazisi niteliğinde olup olmadığı, çekişmeli taşınmaz üzerindeki imar ve ihyanın hangi tarihte başladığı, ne zaman tamamlandığı, taşınmazın tarım arazisine dönüşüp dönüşmediği hususlarında, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde yapılan incelemeyi içerecek şekilde ayrıntılı ve hüküm vermeye yeterli rapor alınmalı, keşif sırasında çektirilecek, çekişmeli taşınmaza ait olduğu Hakim ve keşfe katılan fenni bilirkişi tarafından, onaylanacak fotoğraflar üzerinde taşınmazın sınırlarının gösterilmesi sağlanmalı, uzman orman mühendisi, ziraatçı ve jeolog bilirkişi kurulundan alınacak rapor ile fen bilirkişinin krokisi arasında gerekli uyumun sağlanmasına özen gösterilmeli, böylece taşınmazın öncesi, niteliği, zilyetlik şekli ve süresi hiçbir duraksamaya yer bırakmayacak şekilde araştırılıp incelendikten sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 25.01.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.